"In den knochen" TREX'ta Almanca-Turkce yönünde bulunamadı
Turkce-Almanca'te Aramayı Deneyin (In den knochen)

Düşük kaliteli cümle örnekleri

Fibromyalgie:“Es ist wie ein Schmerz in den Knochen.
Fibromiyalji:“ Kemikler içinde bir ağrı gibi hissediyor.
Fibromyalgie:“Es ist wie ein Schmerz in den Knochen.
Fibromiyalji:“ Kemiklerin içinde ağrı nasıl alınır.
Einer der beunruhigendsten Aspekte der Menopause ist der Kalziumverlust in den Knochen.
Menopozdaki en büyük sorunlardan biri de kemiklerdeki kalsiyum kaybıdır.
Fibromyalgie:“Es ist wie ein Schmerz in den Knochen.
Fibromiyalji:“ Kemiklerdeki bir ağrı gibi.
Willst du mir sagen, dass ein Computervirus in den Knochen ist?
Yani kemiklerin içinde… bilgisayar virüsü olduğunu mu söylüyorsun?
Fibromyalgie:“Es ist wie ein Schmerz in den Knochen.
Fibromiyalji:“ Kemiklerin içindeki bir acı gibi geliyor.
Du sagtest:"Früher glaubte man, die Macht sei in den Knochen.
Eskiden gücün kemiklerde olduğuna inanırdık'' dedin.
Menschen jenseits der 60 sind anfälliger für Frakturen oder Risse in den Knochen.
Yaşın üzerindeki insanlar kemik çatlamalarına ve kırılmalarına karşı daha hassastırlar.
Es ist einfacher, die Klinge in den Knochen zu treiben als raus.
Bir bıçağı kemiğe sokmak çıkarmaktan daha kolaydır.
Es ist durch Metastasen in den Knochen gekennzeichnet, bei denen sofort Schmerzen auftreten.
Ağrı hemen ortaya çıkan kemiklerdeki metastazlarla karakterizedir.
Die korrosiven Eigenschaften des Vogelkots hat das Blut scheinbar in den Knochen eingeätzt.
Kuş pisliğinin bozucu etkileri kemiğe nüfuz etmiş gibi.
Phosphor schnell in den Knochen abgelagert werden.
fosfor süratle kemikte birikir.
Ich habe immer noch Saft in den Knochen und kann was einstecken.
Bu bacaklarda hala iş var ve hala birkaç tane daha devirebilirim.
Es hat vermutlich keine besonders hohe biologische Bedeutung und wird in den Knochen eingelagert.
Muhtemelen özellikle biyolojik olarak önemli bir önemi yoktur ve kemiklerde depolanır.
Ich werde beides immer im Kopf, im Bauch und in den Knochen haben.
Aklımda, karnımda ve kemiklerimde olacak. Bu ikisi her zaman.
Sie sehen aus wie Sägeschlitze, aber sie verlaufen nicht in den Knochen hinein.
İşarete benziyorlar… Ama kemiğin içine gitmiyorlar. Kemik boyunca gidiyor.
Das radioaktive Material sammelt sich in den Knochen und wird von einem Scanner erkannt.
Radyoaktif materyal kemik içinde toplanır ve tarayıcı tarafından tespit edilir.
die Magie in den Knochen hatten.
biraz da sihirli kemiklerin varsa.
Davon liegen 99 Prozent in den Knochen, ein Prozent ist in Körperflüssigkeiten gelöst.
Bu miktarın% 99u kemiklerde,% 1 kadarı vücut sıvılarında çözünmüş olarak bulunur.
Dies ist eine ernsthafte Erkrankung, die beeinflussen können, Ihre Katze in den Knochen.
Bu, kedinizin kemiklerini etkileyebilecek ciddi bir durumdur.