Düşük kaliteli cümle örnekleri
Ben ülkenin öbür tarafına gittim bu restoranlara bakmak için bu insanlar kendi kazandıkları şans kurabiyeleri.
Ich bin über das ganze Land gereist, auf der Suche nach diesen Restaurants, von denen diese Leute ihre Glückskekse erhalten hatten.tüm Japon fırıncılar… Şans kurabiyelerini kim tanıttı?
all küçük aile işletmesi fırınlar hala var. burda şans kurabiyeleri yapılır. onların 100 yıl önce yaptığı gibi, 30 yıl önce şans kurabiyeleri Amerika Birleşik Devletletlerine sunuldu.
gibt es immer noch kleine familienbetriebene Bäckereien, die Glückskekse herstellen, wie sie es schon vor über 100 Jahren taten, 30 Jahre bevor Glückskekse in Şanslı kurabiye der ki;
Im Glückskeks stand.Ama bazı noktalarda, all these people had a very similar experience Bu şans kurabiyelerini bir Çin restoranında birleştirdi ve tüm bu Çin lokantalarına Şans kurabiyeleri servis edildi.
Aber Şans Kurabiyesi düştü!
Glückskeks hat verloren!Çubuk ve şans kurabiyesi.
Stäbchen und einen Glückskeks!Ben Şans Kurabiyesi ve Asyalıyım.
Ich bin Glückskeks und Asiatin.Çin şans kurabiyesi gibi konuşuyorsun?
Reden Sie immer wie ein chinesischer Glückskeks?Yok Edici Zoya ve Şans Kurabiyesi.
Zoya, die Zerstörerin und Glückskeks.Şans Kurabiyesi ve Beyrut ringe yaklaşıyor.
Fortune Cookie und Beirut nähern sich dem Ring.Yok Edici Zoya ve Şans Kurabiyesi saldırıyor.
Zoya, die Zerstörerin und Glückskeks sprangen ihre Gegnerinnen an.Şans Kurabiyesi, Etheli ringin dışına atıyor.
Glückskeks warf Ethel gerade aus dem Ring.Şans Kurabiyesi, daha sinirli olabilir misin?
Glückskeks, kannst du etwas wütender sein?Kızarmış erişte ve şans kurabiyesi isteyen var mı?
Wer will Chow Mein und Glückskekse?Şans Kurabiyesi ve Zoya, Ednayı tekmeyle onun yanına yolluyor.
Glückskeks und Zoya treten Edna aus dem Ring.Bu pencereden Çin şans kurabiyesi atsam, 50 tane David Park vurabilirim.
David Park? Werfe ich'nen Glückskeks raus, treffe ich 50 davon.Yani, Şans Kurabiyesi çalışıyor çünkü yapmamı istediğin stereotip bu, değil mi?
Ich meine, Glückskeks arbeitet. Das ist doch das Klischee, das ich bedienen soll, oder?Şans kurabiyeni aldım!
Ich hab deinen Glückskeks!Boston şans kurabiyeleri gibisin.
Du bist wie ein Glückskeks aus Boston.
