DO NOT FIND in Turkish translation

• bulamazsanız
• bulmuyor
• bulamadınızsa
• bulamazsak
• bulamazsan

Examples of using Do not find in English and their translations into Turkish

If you do not find anyone therein, do not enter until you are given permission. If you are told to go away,
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin;

If you do not find anyone therein, do not enter until you are given permission. If you are told to go away,
Orada kimseyi bulamazsanız size izin verilmedikçe girmeyin ve eğer, geri dönün denirse size dönün artık,

But if you do not find any one therein, then do not enter them until permission is given to you; and if it is said to you:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin;

And if you do not find anyone in them, even then do not enter without the permission of their owners; and if it is said to you,“Go away” then go
Orada kimseyi bulamazsanız size izin verilmedikçe girmeyin ve eğer, geri dönün denirse size dönün artık,

And if you do not find anyone in them, even then do not enter without the permission of their owners; and if it is said to you,“Go
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin;

so they do not find the way.
doğru yolu bulamıyorlar.

debarred them from the Right Path so they do not find true guidance.
yoldan çıkarmış onları ve onlar, doğru yolu bulamıyorlar.

nor on the sick, nor on those who do not find anything to spend, so long as they are sincere to Allah and His Apostle.
verecek birşey bulamayan yoksullara savaştan kalmaktan dolayı bir günah yoktur.

you have contacted women and do not find water, then seek clean earth
kadınlara temas etmişseniz su bulamadığınız takdirde temiz toprakla teyemmüm edin

you have contacted women and do not find water, then seek clean earth
bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin

so they do not find the way.
bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar.

Say,"I do not find within that which was revealed to me[anything] forbidden to one who would
De ki: Bana vahyedilenler arasında ölmüş hayvan etinden, dökülmüş kandan, yahut da domuz etinden başka, yiyene haram edilen bir şey bulamıyorum ben. Şüphe yok

you have contacted women and do not find water, then seek clean earth
kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin,

and because of their belief love those who have emigrated to them; they do not find any(envy) in their chests for what they have been given and prefer them above themselves, even though they themselves have a need.
onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar.

Don't find her.
Onu bulmaya çalışma.

We don't find her.
Biz onu bulmadık.

I don't find them.
Ben onları bulmam.

Don't find Percy attractive?
Percyyi çekici bulmuyor musun?

Don't find that out!
Bunu bulup çıkarma!

I don't find Nocturne.
Gece Manzarasını bulmadım.