FIRST IN LINE in Turkish translation

[f3ːst in lain]
[f3ːst in lain]
ilk sırada
are first up
first line
first sequence
first tier
ilk saftasın
öncelikle çizgilerin
i̇lk sırada
are first up
first line
first sequence
first tier

Examples of using First in line in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I would put her first in line, any doctor would.
Ben dahil hangi doktor olursa olsun onu ilk sıraya alırdı.
First in line to inherit Haneul Group's wealth. She's the fiancée of Kang Hyun-min.
Kang Hyun-minin nişanlısı, Haneul Grubun mal varlığının ilk sıradaki varisi.
I was first in line.
Ben zaten ilk sıradaydım.
That will make us first in line for chili dogs.
Sosisli kuyruğunda ilk sırada olacağız.
With him being first in line to the throne, no one will suspect us.
Taht için ilk sırada o olduğundan, kimse bizden kuşkulanmayacak.
First in line at the post office.
Postane kuyruğunda ilk sıradaydım.
First in line at the post office.
Postane kuyrugunda ilk siradaydim.
I will be the first in line.
Sıradaki birinci kişi olacağım.
You should have been first in line. As the king's brother.
Kralın kardeşi olarak… ilk sırada olmanız gerekirdi.
Be first in line right away.
Çizgideki ilk kişi sen ol.
He first in line?
Sırada ilk o mu var?
When it comes to eating and drinking for free, Gino's first in line.
Bedava yeme içme söz konusu olduğunda Gino kuyrukta birincidir.
But isn't Princess Mia first in line to ascend the throne?
Ama Prenses Mia tahta çıkmak için ilk sırada değil mi?
Okay, bitches, who's first in line for some puppy lovin'?
Pekâlâ, sürtükler. Köpek sevme sırasında ilk olmayı kim istiyor?
If I ever start handing out pink slips for troublemakers, And before you say one more word, you would be the first in line.
An2} ilk sırada sen olurdun.{ \an2} Tek kelime daha etmeden söyleyeyim,{ \an2} eğer baş belalarını işten çıkarmaya başlayacak olsaydım.
As soon as I heard about that test your brother's working on, I knew you would be first in line.
Kardeşinin üzerinde çalıştığı testi duyduğum anda, ilk sırada senin olacağını biliyordum.
because your family will be first in line if you refuse our offer.
teklifimizi kabul etmezsen sıradaki ilk kişiler ailen olacak.
I was first in line.
Sırada ilk ben vardım.
Tom is first in line.
Tom sırada birinci.
She is first in line.
O sırada birinci.
Results: 1738, Time: 0.0578

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish