HERE IN TIME in Turkish translation

[hiər in taim]
[hiər in taim]
zamanında geldin
zaman burada
vaktinde buraya
burada zamanında

Examples of using Here in time in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
to be here in time.
kaptan, zamanında burda olsaydınız.
They said to seal the house and you weren't here in time, so.
Evi kapatmamızı söylediler… ve sen de zamanında gelmeyince.
You're lucky you made it here in time.
Buraya vaktinde geldiğiniz için şanslısınız.
The main thing is I got here in time and you're gonna be all right.
Önemli olan buraya zamanında gelmem ve Anlamıyorum.
I'm just glad I got here in time.
Zamaninda burada olabildigim için sansliyim.
And we shall all find ourselves here in time.
Ve hepimiz zamanı geldiğinde… kendimizi burada bulacağız.
I will be outta here in time to watch the Yankees' doubleheader.
Yankees maçına yetişecek vakitte buradan çıkmış olurum.
The point is how many men has Fannin and will he get here in time?
Fanninin kaç adamı var ve buraya ne zaman gelecek?
She's here in time to see us die.
Öldüğümüzü görmek için tam vaktinde geldin.
And we shall all find ourselves here in time.
Zeki varlıklarız biz,… fakat geçici araçlardır bedenlerimiz… ve hepimiz zamanı geldiğinde… kendimizi burada bulacağız.
I tried to telephone you, then I drove just as fast as I could to get here in time.
Sana telefon etmeğe çalıştım, sonra buraya zamanında ulaşmak için olabildiğince hızlı sürdüm.
But you're here in time to see me buy Big Mary as my lab partner. You just missed me passing out all the gifts I bought with your million.
Senin verdiğin 1 milyonla aldığım hediyeleri dağıtmamı kaçırdın… ama lab partnerim olarak Big Maryi aldığımı görmek için tam zamanında geldin.
In fact, Daedalus dropped you off at the first available Gate in Pegasus because we were concerned that you wouldn't make it here in time.
Aslında, Daedalus sizi Pegasusdaki ilk elverişli geçide bıraktı çünkü buraya zamanında gelemeyeceksiniz diye endişelendik.
You just missed me passing out all the gifts I bought with your million, But you're here in time to see me buy Big Mary as my lab partner.
Senin verdiğin 1 milyonla aldığım hediyeleri dağıtmamı kaçırdın ama lab partnerim olarak Big Maryi aldığımı görmek için tam zamanında geldin.
This is the maximum distance from Greendale we can drive to haul them back up here in time for the simulated launch.
Simülasyonu başlatabiliriz. onları zamanında buraya çekebilirsek Bu ise Greendalee en uzak mesafe alanı.
The main thing is I got here in time and you're gonna be all right. Isn't she.
Anlamıyorum. Önemli olan buraya zamanında gelmem ve… sizin iyileşecek olmanız.
The main thing is I got here in time and you're gonna be all right. Isn't she.
Önemli olan buraya zamanında gelmem ve iyileşecek olmanız. Anlamıyorum.
We got here in time.
Tam vaktinde yakaladık.
You will never get here in time.
Buraya asla vaktinde varamazsınız.
And get back here in time?
Yürüyerek yanlarına inip vaktinde dönmek için ne kadar hızlı olmalıyız?
Results: 23141, Time: 0.0421

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish