TO KEEP THINGS in Turkish translation

[tə kiːp θiŋz]
[tə kiːp θiŋz]
bir şey saklamak
hide anything
to keep anything
to store something
şeyler tutmak
eşyaları saklamayı

Examples of using To keep things in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Now she's learning to make decisions for herself so she feels the need to keep things from you.
Şu anda kendi adına kararlar almayı öğreniyor bu yüzden sizden bir şeyleri saklama ihtiyacı hissediyor olabilir.
Right now I just need to keep things about my mom, think about what's best for her.
Şu an sadece, annemle ilgili şeyleri saklayıp, onun için en iyi olanı düşünmeliyim.
Yes. And you're paid by us… to keep things like wolves away.
Ve bize kurtları ve benzeri şeyleri… uzak tuttuğumuz için ödeme yapmalısın. Evet.
To keep things like wolves away. And you're paid by us… Yes.
Ve bize kurtları ve benzeri şeyleri… uzak tuttuğumuz için ödeme yapmalısın. Evet.
Where would a man who likes to keep things close keep the most important thing he's had in a long, long time?
Uzun zamandır sahip olduğu en değerli şeyi nerede tutar? Her şeyi yakınında tutmayı seven bir adam?
held only sentimental value. allowing me to keep things that they thought.
sadece manevi değeri olduğunu sandıkları şeyleri saklamama izin verdiler.
Allowing me to keep things that they thought The painting. Despite their instincts, what was left of Abraham's family Ah. regained their trust in me, held only sentimental value.
Abrahamın ailesinden arda kalanların güvenini kazandım ve sadece manevi değeri olduğunu sandıkları şeyleri saklamama izin verdiler.
what was left of Abraham's family allowing me to keep things that they thought The painting.
sadece manevi değeri olduğunu sandıkları şeyleri saklamama izin verdiler.
Allowing me to keep things that they thought Despite their instincts, what was left of Abraham's family Ah. regained their trust in me, The painting. held only sentimental value.
Abrahamın ailesinden arda kalanların güvenini kazandım ve sadece manevi değeri olduğunu sandıkları şeyleri saklamama izin verdiler.
To keep things safe.
To keep things interesting.
Bir şeyleri canlı tutmak için.
To keep things interesting.
Olayı ilginçleştirmek için.
To keep things strictly professional.
İşleri profesyonel seviyede tutmak için.
I like to keep things simple.
İşleri basit tutmayı severim.
We like to keep things compartmentalized.
Şeyleri bölümlere ayırarak korumayı severiz.
I like to keep things simple.
Ben işleri basit tutmayı severim.
You need to keep things organized.
Eşyaları düzenli tutman gerekiyor.
We like to keep things simple.
Böyle şeyleri basit tutmayı severiz.
He wanted to keep things simple.
İşleri basit tutmayı istedi.
Just trying to keep things light.
Sadece olaylara ışık tutmaya çalışıyorum.
Results: 8632, Time: 0.0561

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish