WHILE WAITING FOR in Turkish translation

[wail 'weitiŋ fɔːr]
[wail 'weitiŋ fɔːr]
beklerken
wait
while
when
awaiting
standing
expecting

Examples of using While waiting for in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
A kiss goodbye while waiting for my car.
Arabamı beklerken bir veda öpücüğü vermiştim.
She passed out while waiting for new guests.
Yeni̇ mi̇safi̇rleri̇ beklerken sizip kaliyor.
I'm entertaining myself while waiting for you.
Seni beklerken meşgul oluyorum.
See? I have written it while waiting for you.
Bakın, bunu sizi beklerken yazdım.
No, the peace of mind while waiting for fish.
Yok hayır. Balık için sabırla beklediğin zaman.
While waiting for you here, I felt so safe.
Burada sizi beklerken, çok güvende hissettim.
I saw a woman while waiting for the bus today.
Bugün otobüs beklerken bir kadın gördüm.
That's why we can drink while waiting for orders.
O yüzden emirleri beklerken içmemize izin veriyorlar.
While waiting for bus, I was caught in a shower.
Otobüs beklerken bir sağanağa yakalandım.
This guy was playing Cosmic Attack while waiting for his shirts.
Adamın biri gömleklerini beklerken Kozmik Saldırı oynuyordu.
We beg for your patience while waiting for the French Cancan.
Fransız kankanını beklerken sabırlı olmanızı rica ediyoruz.
Ever not checked your e-mail while waiting for a coffee?
Hiç kahveni beklerken e postana bakmadığın oldu mu?
While waiting for him at the hospital, I was terrified.
Onu hastanede beklerken, aşırı derecede korkmuştum.
The passengers held onto the wings. While waiting for help.
Yolcular kanatların üzerine çıkmışlar. Yardım beklerken.
I just needed something to do while waiting for my punishment.
Cezamı beklerken bir şeyler yapmak istedim sadece.
While waiting for help, the passengers held onto the wings.
Yardım beklerken, yolcular kanatların üzerine çıkmışlar.
While waiting for you here… i felt so safe… protected.
Burada sizi beklerken, çok güvende hissettim.
That's why we can drink here while waiting for orders.
Bize de bekleme sırasında burada oturup içmek kalıyor.
They ate three kilos of bread while waiting for the soup!
Çorbayı beklerken üç kilo ekmek yedi bacaksızlar!
They will kill you with interest while waiting for you to fail.
İflas etmenizi beklerken faiz ile sizi mahvederler.
Results: 1572, Time: 0.0365

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish