"Ölümü bekleyen" is not found on TREX in Turkish-English direction
Try Searching In English-Turkish (Ölümü bekleyen)

Low quality sentence examples

Ama ta içimde biliyorum ki burada ölümü bekleyen her insanın o karanlıktan çıktığını gördüm. Kurtarıcımızın yüzü.
But deep inside, I know, each man who waited here for death saw emerging from that blackness, our saviour's face.
Ölümü bekleyen biri… ve sadece dört parmaklı bir keskin nişancıyı… Pavel
Some kid on death row… a beat-up, four-fingered sniper whose eyes are going…
Şu anda cezaevlerinde ölümü bekleyen ağır ve sürekli hastalığı olan 841 kişi bulunuyor.
permanent disease waiting for death. Why are not these people released?
Bizi ölümden sonra bekleyen hayatta.
The one waiting for us after we die.
Bizi ölümden sonra bekleyen hayatta.
The one that's waiting for us after we die.
Sonraki hayatta,… bizi ölümden sonra bekleyen hayatta.
In the next life, the one is waiting for us after we die.
Burada, All-Chafete ailenizi, sizi bekleyen ölümden korumak istiyoruz.
Because here at All-Chafe, we want to protect your family from your impending death.
Şimdi izin verirseniz bekleyen başka ölüler var.
I have got other dead people waitin'. Now, if you will excuse me.
Ne zaman? bizi ölümden sonra bekleyen hayatta. Sonraki hayatta?
In the next life, the one that's waiting for us after we die. When?
Şimdi izin verirseniz bekleyen başka ölüler var.
Now, if you will excuse me… I have got other dead people waitin.
Ne zaman? bizi ölümden sonra bekleyen hayatta. Sonraki hayatta.
When? In the next life, after we die.
Ölümü bekleyen.
Waiting to die.
Tek başına ölümü bekleyen.
Waiting to die alone.
Dizlerinin üzerinde ölümü bekleyen ben olurdum.
It would be me on my knees waiting to die.
Ölümü bekleyen halkımıza nasıl yardım edebiliriz,?
How we help our people to wait here to die?
Ben olurdum. Dizlerinin üzerinde ölümü bekleyen.
Waiting to die. It would be me on my knees.
Dizlerinin üzerinde ölümü bekleyen, ben olurdum.
Waiting to die. It would be me on my knees.
Ben olurdum. Dizlerinin üzerinde ölümü bekleyen.
It would be me on my knees… waiting to die.
Tek başına ölümü bekleyen, öyle mi?
Waiting to die alone, huh?
Koca odalarda ölümü bekleyen insanların olduğu bir hapishaneydi.
It was a prison with people in big rooms waiting to die.