"Bir ayna tutmak" is not found on TREX in Turkish-English direction
Try Searching In English-Turkish (Bir ayna tutmak)

Low quality sentence examples

Ve sanatçılar gördükleri dünyaya bir ayna tutmak zorundalar.
And artists must hold a mirror to the world they see.
Topluma bir ayna tutmak istiyorum,… ve en büyük ayna kategorisinde rekor kırmayı.
And then win world record for biggest mirror. I wanna hold a mirror up to society.
Topluma bir ayna tutmak istiyorum,… ve en büyük ayna kategorisinde rekor kırmayı.
I wanna hold a mirror up to society, and then win world record for biggest mirror..
Ağzına bir ayna tut.
Hold a mirror to his mouth.
Sadece bir ayna tut ve kendilerini görmelerini sağla.
Just hold up a mirror and let them see themselves.
Dünyaya bir ayna tutma gücü gerçekliğin izlerine,
The power to hold a mirror to your subject, to glimpse uncompromising truths,
Dünyaya bir ayna tutma gücü… gerçekliğin izlerine, yansımalarına göz atmak olağanüstü bir şey.
It is extraordinary. illusions… to glimpse uncompromising truths, The power to hold a mirror to your subject.
Sadece bir ayna tuttu.
She just held up a mirror.
Onlara sadece bir ayna tuttum ve cirkin gercekleri gosterdim,
I only held up a mirror and showed them the ugly truth,
belirli olayların alıntılarını yazdı ve hayatıma bir ayna tuttu.
gentle suggestions for improvement, quoting specific incidents, and held a mirror to my life.
Sanki karşısında bir aynayı tuttuğunu ve sonunda sana ne kadar kötü… davrandığını görebildiğini söyledi.
And he could finally see how poorly he would been treating you. It's like you held a mirror up to him.
Sanki karşısında bir aynayı tuttuğunu ve sonunda sana ne kadar kötü davrandığını görebildiğini söyledi.
It's like you held a mirror up to him and he could finally see how poorly he would been treating you..
Sanki Dylan karşımda bir aynayı tuttu ve ben de sonunda ona
It's-it's like Dylan just held a mirror up to me,
Sanki Dylan karşımda bir aynayı tuttu… ve ben de sonunda ona ne kadar kötü davrandığımı görebildim.
And I could finally see how poorly I would been treating him. It's like Dylan just held a mirror up to me.
Sadece bağırmak için kendilerinde tuttukları bir ayna.
It's just a mirror people hold up to themselves to shout at.
İyi de tuttuğum bir aynaydı.
But I hold that one is a mirror.