Low quality sentence examples
Tom ve onun aptal arkadaşlarıyla birlikte aptalca bir partiye gitmek zorundayım.
I have uh… bir partiye gitmek ister misin?
uh… you want to go to a party?Teşekkürler. Ve… daha sonra bir partiye gitmek ister misin?
Do you maybe want to go to a party later? Thank you. And hey?Bakıcı bulup 10: 00da başlayan bir partiye gitmek ister misin?
You want İki güzel bayan, bu gece bir partiye gitmek ister misiniz?
Would you two fine ladies want to go to a party tonight?Hazır yemek olan bir partiye gitmek, hapse girmek gibidir, değil mi?
Ve davet edilmeseydim bile, bu partiye giderdim Bu benim bir partiye gitmek için tek şansımdı.
And I was gonna İlk suç, Arabalı arkadaşı kendisini ekince, genç adam Manhattandaki bir partiye gitmek için babasının taksisini kaçırdı.
Crime one. Stood up by İş adamlarından çok sıkılırdın. Ve üç seksi son sınıf öğrencisinin verdiği bir partiye gitmek için can atardın.
You would have been completely bored by businessmen and thrilled to go to a party thrown by three hot senior girls.Mesela bir partiye gitmek gibi. sadece onu bir genç gibi kutlamak istiyorum, Artık cadılar bayramını sevmiyor değilim.
I just wanted Çok isterdim ama rock yıldızlarının, süper modellerin ve buz kızaklarının olduğu bir partiye gitmek zorundayım. Görüşürüz çocuklar.
I would love Bir partiye gittiler.
They went to a party.Bir partiye gitti.
She's gone to a party.Bir partiye gitti.
She went to a party.Bir partiye gittik.
We went to this party.Bir partiye gitmeliyim.
I got a party.Bir partiye gittim.
I went to a party.Bir partiye gitmişlerdir.
They have gone to a party.Bir partiye gittim.
I went to this party.Bir partiye gittim.
I just went to a party.
