Low quality sentence examples
Birkaç haftadır ciddi sorun çıkarıyor.
The last couple of weeks, he's been a serious problem.Ciddi sorun. Günaydın hanımlar.
Morning, ladies. Serious trouble, of the you-owe-us variety.Ciddi soruların ciddi anlamları olmalı.
A serious question needs Bu ciddi sorunu derhal kararlaştırmalıyız.
We need to settle this serious matter at once.Despereaux, sana ciddi sorularımız var.
Despereaux, we have some serious questions for you.Tom birkaç ciddi sorunla karşı karşıya.
Tom is facing a few serious problems.Bu, gecenin en ciddi sorusu.
Serious questions tonight.Böylesine bir ihlâl ciddi soruları doğurur.
A breach like this raises serious questions.Kozmolojinin ciddi sorunu ise evrenin tekdüzeliliğini anlamak.
There had been in cosmology a serious problem in understanding the uniformity of the Universe.Dünyada pek çok ciddi sorun olduğunun farkındayım.
I realize that there are a lot of serious problems in the world.Ancak ciddi sorunu olanları bir kenara ayırdık.
But we have earmarked the ones in serious trouble.Briggsin Janele ciddi sorunu varmış anlaşılan.
Sounds like this Briggs had real issues with Jane.Kanama bozukluğun varsa çok ciddi sorun yaşanabilir.
If you do have a bleeding problem, this could be very serious.Allaha şükür buldun yoksa ciddi sorun olurdu.
Oh, thank God you found it or there would have been serious trouble.Şimdi, Andrenin ciddi sorunu için burada toplandık.
Now, this is a serious matter for Andre.Tanrm, hidrolik direksiyon olmaması gerçekten ciddi sorun.
Boy, no power steering is really, really serious.En ciddi sorun tıbbi bakıma ihtiyacı olan insanlar.
The most severe problem is people who need medical care.Uyuşturucu ne zamandır Bostonda ciddi sorun oldu?
Since when did meth become a problem in Boston?Bu kadar ciddî sorun nedir, efendim?
What is such a serious issue sir?Ciddi sorular.
Serious questions.
