"Daha çok beklersin" is not found on TREX in Turkish-English direction
Try Searching In English-Turkish (Daha çok beklersin)

Low quality sentence examples

Daha çok beklersin.
Wait longer.
Sen daha çok beklersin.
You're gonna be waiting a long-ass time.
Daha çok beklersin Nestor.
You will be waiting a long time, Nestor.
O yaşlıyı daha çok beklersin.
You will be waiting a good old whiles.
Bir kralın özür dilemesini bekliyorsan daha çok beklersin.
Waiting for a King to apologise, one can wait rather a long wait.
Kiralarını ödememe yardımcı olmamı bekliyorsan daha çok beklersin.
If you're expectin' me to help out with the rent, you're in for a big surprise.
Crane, eğer gerçekten oraya gönüllü olarak gideceğimizi sanıyorsan… daha çok beklersin!
Crane, if you think we're going out onto that ice willingly… you have another thing coming.
Biri Kralın kendisinden özür dilemesini bekliyorsa, daha çok bekler.
Waiting for a King to apologize, one can wait rather a long wait.
Eğer Vance, Robin Williamsın kadın kıyafetleriyle şarkı söyleyip elinde sihirli şemsiyeyle gelmesini bekliyorsa daha çok bekler.
I'm just saying. If Vance is waiting for Robin Williams in drag to come floating on some magic umbrella singing"Do-Re-Mi," he's going to be waiting a long time.
Daha çok beklersiniz.
It will be a long wait.
O zaman daha çok beklerdim.
Then I would have waited more.
Daha çok beklersek risk artar.
The longer we wait, the greater the risk.
Destek için daha çok beklersiniz!
Long wait for back-up!
Daha çok beklersek tüm fiziksel kanıtlar kül olacak.
If we wait any longer, all your physical evidence will go up in smoke.
Annen yazmak için söz verdiğin o mektupları daha çok beklerdi.
Your mother would wait a long time for those letters you promised to write.
Denizaltı mürettebatı hâlâ hayatta ama daha çok beklerseniz kurtarma için zaman kalmayabilir.
The crew of the submarine are still alive, but the window of opportunity may close if you wait any longer.
Açıkçası daha çok sadakat beklerdim.
Honestly, I expected more loyalty.
Daha çok heyecan beklerdim doğrusu.
I was expecting a little more enthusiasm.
Tek kuzenimden daha çok sadakat beklerdim.
I expect more loyalty from my only cousin.
Çok daha fazlasını beklerdim.
I expected so much more.