DURMAKTAN in English translation

standing
tahammül
ayakta
kalın
yanında
geçerli
dur
ayağa
çekil
çekilin
durun
stop
kesin
engel
durak
yeter
artık
son
dur
kes
bırak
durun
to stay
kalmak
kalıp
durmak
kalabilmek için
kalın
stopping
kesin
engel
durak
yeter
artık
son
dur
kes
bırak
durun
stalling
ahır
oyala
tezgâhı
kabinin
bölmesinde
standına
durdur
tuvalette
oyalan
geciktir

Examples of using Durmaktan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Erkek, gerçekleri içinde çıplak durmaktan korkmayan kişidir.
A man is someone who isn't afraid to stand naked in his truth.
Gecikme hava ikmali için durmaktan kaynaklanıyor.
Delay caused by stop to refuel air.
Ama korkuyorsunuz. Durmaktan korkuyorsunuz.
But you're afraid… you're afraid to stop.
Gazete bunca yıldır cebimde durmaktan yıprandı.
The newspaper's worn away in my pocket all these years.
Orada o çakalların önünde durmaktan nefret ederim.
I would hate to be standing out there in front of those jackals.
Kaynaklanıyor.'' Gecikme, hava ikmali için durmaktan.
Delay caused by stop to refuel air.
evde durmaktan sıkıldım.
it felt stuffy staying home.
Affedersin? Erkek, gerçekleri içinde çıplak durmaktan korkmayan kişidir.
I'm sorry? a man is someone who isn't afraid to stand naked.
Yoruldum bunlardan. Her zaman başka birisi için birlikte durmaktan.
I'm just tired of always keeping it together for someone else.
Çünkü insanların önünde durmaktan nefret ediyorum.
Cause I hated standing up in front of people.
Nefret ediyorum. Çünkü insanların önünde durmaktan.
Cause I hated standing up in front of people.
Sizinle birlikte burada, bu kutsanmış topraklarda durmaktan gurur duyuyorum.
I am honored to be standing here today with you on this most hallowed ground.
Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa, ve nefsini heva
And for such as had entertained the fear of standing before their Lord's(tribunal) and had restrained(their)
Bu insan pisliğinde durmaktan ve içime çekmekten sersemleyeceğim. Metan sersemletir.
I'm gonna get loopy from standing and breathing in this human… Methane will make you loopy.
Kaplanın onu yiyeceğine kendini öyle inandırmış ki, ortalıkta koşup durmaktan kendini alamıyor.
He's so convinced the tiger's gonna eat him that he can't stop running around.
Tıp bültenlerinde başka birinin -Tıp bültenleri! çiş göletinde durmaktan bahsediyor mu?
Do the medical journals mention anything… about standing in a pool of someone else's urine?
Evet bu güzel bir haber ama ben kendime aynı soruyu sorup durmaktan alıkoyamıyorum.
Yeah, it's good news, but I just… I can't stop asking myself a question.
Durmaktan nefret ediyorum
I hate stopping, cos everyone you have overtaken,
Evde durmaktan sıkıldığını ve kendini yararsız hissettiğini biliyordum. Sanırım o yüzden fırında gönüllü olarak çalışmaya başlamıştı.
I knew that she was tired of… staying at home, you know, and--and, like, not feeling useful, and I think that that was why she started volunteering… at the bakery.
Ölmek, rüzgarda çıplak durmaktan başka nedir
For what is it to die but to stand naked in the wind…
Results: 72, Time: 0.0561

Top dictionary queries

Turkish - English