Low quality sentence examples
Eğer durum buysa gazeteleri teslim etmeyi bırakın.
If that's the case stop delivering newspapers then.Eğer durum buysa, o zaman belki.
And if that's the case, then perhaps there's something.Eğer durum buysa, hepsi bunu yaşıyor.
If that's the case, they're all suffering from it.Pekâlâ eğer durum buysa bunu Harrise vermeliyiz.
Well, if that's the case, we should loop in Harris.Eğer durum buysa, bence şansa bırakmayalım.
If that's the case, I say take no chances.Eğer durum buysa bu kadar etkilenmemen gerekirdi.
If that's true, this shouldn't be affecting you so much.Eğer durum buysa… bunu onlara karşı kullanabiliriz.
If that's the case… we can use it against'em.Eğer durum buysa, yönetim kurulunda ben yokum.
It will be without me on Eğer durum buysa… Bunun ilacı yok.
If that's true, there is no known antidote.Eğer durum buysa Sayın Başkan onunla konuşmamız gerek.
If that's the case, Madam President, we need to talk to him.Hanımefendi, eğer durum buysa özür dilerim fakat.
Ma'am. I apologize if that's the case, but.Eğer durum buysa Sayın Başkan onu konuşturmamız gerekecek.
If that's the case, Madam President, we need to talk to him.Çünkü eğer durum buysa… Emin misin?
Because if that's the case, Are you sure?Eğer durum buysa, Carter ve Daniel kurtulamazlar.
If that is the case, Carter and Daniel could not have survived.Eğer durum buysa o zaman kendine iyi bak.
If that's the case then please take good care of yourself.Eğer durum buysa Bayan Lakelande söylesem iyi olur.
If that isn't the case, I better tell Miss Lakeland.Eğer durum buysa, başka bir seçeneğimiz yok.
If that is the case, then we have no choice.Çünkü eğer durum buysa… Emin misin?
Are you sure? Okay, because if that's the case.Eğer durum buysa, bu adam zeki biri.
And if that's the case, well, this guy's smart.Eğer durum buysa, örümcek ağlarını gevşet tatlım.
If that's the case, kick loose 
