IZIN VERILMELI in English translation

must be allowed
we should let
izin vermeliyiz
bırakalım
izin vermemiz gerektiğini
bırakmak gerek
biz gidelim de
müsaade etmemiz lazım

Examples of using Izin verilmeli in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Konuşmama izin verilmeli.
I must be allowed to speak.
Konuşmasına izin verilmeli.
He must be allowed to speak.
Ne zaman izin verilmeli?
When should they be allowed?
Görevimi tamamlamama izin verilmeli!
I must be allowed to complete my mission!
Yaşamasına izin verilmeli.
She should be allowed to survive.
Konuşmama izin verilmeli.
I should be allowed to speak.
Bu tanığı sorgulamama izin verilmeli. -Orada değildim!
I wasn't there at all. I should be allowed to cross-examine this witness!
Gitmelerine izin verilmeli.
They should be allowed to go.
Bunu yapmak istiyorlarsa, onlara izin verilmeli.
If they want to do that, they should be allowed to do that.
Bence çocuklarımızın daha yaratıcı şekilde oyun oynamalarına izin verilmeli.
I think our just need to be allowed to play more creatively.
Tam olarak öyleler ve kendi olayım üzerinde çalışmama izin verilmeli.
That's exactly what they are, and I need to be allowed to work my case.
Bence istediğimiz yere gitmemize izin verilmeli.
I think we should be allowed to go anywhere we want.
sonlandırılmasına izin verilmeli.
unendurable, it must be allowed to end.
Yapması için izin verilmeli.
It should she be allowed to do.
Yas tutmanıza izin verilmeli.
You should be allowed to grieve.
Ailenin yas tutmasına izin verilmeli.
They should let the family mourn.
Bu, işin sonlanmasına yardımcı olacaksa izin verilmeli.
If this is what he needs to finish, he should have permission.
Sana yardım etmeye çalışıyorum ama kendi yöntemimle yapmama… izin verilmeli.
But i must be allowed to do it my way. i'm trying to help you.
Sana yardım etmeye çalışıyorum ama kendi yöntemimle yapmama… izin verilmeli.
I'm trying to help you, but i must be allowed to do it my way.
Bu yüzden de oy kullanmalarına izin verilmeli.
So they must be allowed to vote too.
Results: 79, Time: 0.0304

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English