Low quality sentence examples
Doğal olarak polarize olmuş, mekanik baskı altında elektrik üreten kristaller.
Kurbanının cildindeki parlak lekeleri tespit edebilmek için mikroskopta polarize ışık kullandım.
Doğal olarak polarize olmuş, mekanik baskı altında elektrik üreten kristaller.
Doğal olarak polarize olmuş, mekanik baskı altında elektrik üreten kristaller.
Optik mikroskopların genel bir özelliği bir çift polarize filtreye sahip olmalarıdır.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta çeyrek-dalga levhasının her zaman dairesel polarize ışığı lineer polarize ışığa çevirdiğidir.
Cam polarize edilmiş.
Görüntüyü tekrar polarize ettiğimde.
Gövde kaplamasını polarize et.
Gövde kaplaması yeniden polarize edildi.
Güç kaynağının polarize olduğunu söylüyor.
Hareketliliği nasıl polarize edebiliriz?
Gövde kaplaması yeniden polarize edildi.
Kameranın kendisi polarize olmayan bir görüntüdür.
Negatif eksendeki gücün polarize oldugunu söylemeye.
Biçim güçlendiriciler polarize iyonizasyon alanında çalışmaz.
Antenlerin büyük çoğunluğu doğrusal polarize edilir.
Negatif eksendeki gücün polarize oldugunu söylemeye.
Bir çeşit, polarize edilmiş manyetik varyasyon.
Ya tutunduğu gövde kaplamasını polarize edersek?