Low quality sentence examples
Arabam bozuldu ve yemeğe geç kaldım.
Bozulmuş pirinci yemeyin.
Belki de ben bozulmuş olanı yedim.
Yemeklerin buzdolabında bozulmadığına inanmayan bir adam.
Bozulmamış bir yer.
Biz, Dünyada yer alan bozulmamış tek büyük güçtük.
Biz, Dünyada yer alan bozulmamış tek büyük güçtük.
Yiyecekler bozulmuş.
Bu yiyecekler bozulmuş.
Bu yiyecekler bozulmuş.
Yiyecekler bozulabilir.
Yemek bozulmuş.
Bu yemek bozulmuş.
Bu yemek bozulmuş.
Ama efendim o yiyecekler bozulmak üzere.
Hava serin kaldığı müddetçe yiyecekler bozulmayacaktır.
Son gelişimden beri, bu yer bozulmuş.
Tüm yemekler bozulmuştu.
Yemek bozulmasın diye kullanacağız.
Bütün mısırımız ve yemeklerimiz bozuldu.