DU ZU TUN HAST - übersetzung ins Türkisch

• yapacağını
• yapman gerekeni

Beispiele für die verwendung von Du zu tun hast auf Deutsch und deren übersetzungen ins Türkisch

Was du zu tun hast, und ruf mich dann an, OK?
Yapman gerekeni yap sen, sonra da beni ara, tamam mı?

Alles was du zu tun hast, ist dafür zu sorgen, dass er das Geld reinbringt, ok?
Emin olman gereken tek bişey var parayı da beraberinde içeri getirmeli, tamam mı?

Du weißt also, was du zu tun hast, Zauberpriester!
Yapabileceğin şeyler olduğunu biliyoruz, büyücü!

Nichts was du zu tun hast….
Senin yapacağın bir şey yok.

Du weißt was du zu tun hast, alter Freund.
Ne yapacağımı biliyorsun yaşlı adam.

Und wenn du dann nicht weißt, was du zu tun hast, wirst du schön dumm aussehen.
Eğer ne yapacağınızı bilmezseniz salak gibi görünen de siz olursun.

Die Auflagen sagen, was du zu tun hast.
Gerekenler senin yapman gerekenleri söylüyor.

Niemand kann dir sagen, was du zu tun hast.
Kimse sana ne yapamayacağını söyleyemez.

Dann weißt du ja, was du zu tun hast, Dave.
Öyle mi? Bu senin işin Dave.

Ok, ab sofort ist das Einzige, was du zu tun hast, zu entspannen und zu genießen.
Tamam, şu andan itibaren bu listede yazan tek şey rahatlaman ve eğlenmen.

Croatoan. Jetzt weißt du, was du zu tun hast. Croatoan!
Croatoan.- Croatoan. Artık ne yapman gerektiğini biliyorsun!

Ach was, ich weiß doch, wie viel du zu tun hast.
Merak etme, ne kadar meşgul olduğunu biliyorum.

tu, was du sagst, und befolge das, was du zu tun hast.
söylediklerini yapın ve yaptıklarınızı takip edin.

Jemand der groß und stark ist und dir sagt was du zu tun hast.
Büyük be güçlü birinin sana yapacağın şeyleri söylemesi.

Wenn ich nicht wie vereinbart in einer halben Stunde am Treffpunkt bin, weißt du, was du zu tun hast.
Randevu noktasına git. Planladığımız zamana bir buçuk saat kala gelmezsem, ne yapacağını biliyorsun.

Weißt du, Champ, ich will dir ja nicht vorschreiben, was du zu tun hast. Aber die Frage,
Sana nasıl davranacağını söylemek densizliğini yapmak istemem, şampiyon,

Weißt du, was du zu tun hast. Es sind aber Memoiren, und wenn sie eine Struktur haben sollen.
Ancak bu bir anıysa ve belli bir düzeni olacaksa ne yapman gerektiğini biliyorsun.

Was Computersicherheit mit Dir zu tun hat.
Bilgisayar Güvenliği İçin Neler Yapılmalı///.

Sie wurden vom Spielfeld geräumt. Die Leute, mit denen du zu tun hattest… Unsere Brüder und Schwestern an den Waffen
Eskiden iş yaptığınız adamlar… silahlı ekibimizdeki erkek

Tu, was du zu tun hast.
Ne yapman gerekiyorsa yap.