Примери за използване на Çöldeki на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Çöldeki ücra bir su kaynağında. Kaynağın adı:'' Bedir'' di. İki taraf.
En son çalıştığı bir restoranda görülmüş, şu çöldeki, adı da'' Half Way Lonery''.
Kuru çöldeki yağmur… gerçekten
Çöldeki yıldızlar olmayabilir ama başka hiçbir şey
Partiler tekrar gelse kendilerinin çöldeki bedevi Araplar arasında olmayı ve sizin haberlerinizi uzaktan sormayı dilerlerdi.
hemde beni çöldeki bir deve boku kadar ilgilendiren bir savaşta.
Musanın çöldeki sırık üzerinde bronz yılanı kaldırışı gibi aynı şekilde,
Montgomery Churchillin ilk tercihi degildi ve çöldeki tüm bu askerler, ingilizler,
Onları çöldeki ordu toplanmasına götürecek. Orada rüşvetle
Çöldeki sahnede duruyorum, ve hiperoptik gözlüklerim sayesinde etraftaki muhteşem seyirciyi görebiliyorum.
Bakın, yoksullar çöldeki yaban eşekleri gibi Yiyecek bulmak için erkenden işe çıkıyorlar,
Çöldeki kırsal artist kulübesinde, yüksek maaş alan, sözde ünlü fotografçısı sevgilisi ile evcilik oynamak, tatil degildir.
Sonra aşağıdaki Batan Geminin Kaptanına inip çöldeki en iyi istiridyeyi yiyeceğiz.
Büyükbaba beni test etti,… beni Gahe tarafından kutsanmam için çöldeki dağlara gönderdi.
( Ses) NR: Hikâyeler uyduruyoruz ve onlara bağlı kalıyoruz, tıpkı çöldeki deve hikâyesinde olduğu gibi, değil mi?
Sarhoş, aptal ve çöldeki bir seneden sonra yeni gelmiş biri olarak.
Yüz ise, çöldeki binlerce yıllık kum fırtınaları
Develer, Dağlar, Çöldeki kuyular ve nehirler,
Beni en son buraya getirdiğinde, çöldeki yolun tam ortasında bulunan bir istasyona benziyordu.
Arizonanın Colorado Nehri 5 milyon yıldır, çöldeki kum taşlarını aşındırarak devasa bir kanyon yaratmayı başarmıştır.