Примери за използване на Sepeti на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Sepeti ver.
Sepeti unutma sakın, Cecile!
Sepeti ona vermeliyiz.
Sepeti bağla.
Sepeti alan kişi, sepeti hazırlayan kişiyle yemeye hak kazanır.
Bu Wadein sepeti.
Annie, versene şu sepeti.
Dün gece için özür dilemek istiyorum Sepeti konuşmamızdan önce yollamıştım.
Ver şu sepeti.
Kurallara göre en fazla fiyat veren, sepeti alır.
En yüksek teklifi ben verdim. Sepeti ben aldım.
Bu kutuyu da maç için iddiasına girdiğim elma sepeti olarak varsayalım.
Bu Japon sepeti saçmalığı nedir?
Kek sepeti yollamak diye bir şey duymadın mı hiç?
Yemek Sepeti gerçekten çok iyi çalışıyor.
Paskalya sepeti dağıttım.
Her'' Paskalya sepeti'' dediğinde'' pizza'' duyuyorum.
Deniz kabuğu sepeti güzel bir detay olmuş.
Üç piknik sepeti, muhtelif peynirler, üzüm, şarap.
Ailelerine meyve sepeti gönder. Küçük olsun.