Chambers Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Jetzt gehören sie Chambers.
Artık Chambersa ait.Lass Jump Chambers meine Sorge sein.
Jump Chambers ile ilgilenmeyi bana bırak.Laut Prof. Chambers verträgt das Virus keine Hitze.
Profesör Chambersın araştırmalarına göre virüs sıcağa dayanamıyor.Ich war in der Notaufnahme in der Chambers Street, mit meiner Freundin
Vergis wird Chambers erzählen, dass er einen MKP hat, soviel weiß ich.
Sanmıyorum. Tek bildiğim Vergisin Chambersa elinde bir YBİ olduğunu söyleyeceği.Mr. Chambers braucht Sie im Camp.
Bay Chambers ile kampa gidin.Du musst Marie Chambers am Flughafen abholen.
Havaalanına gidip Marie Chambersı alacak biri lazım.Aber wir müssen Chambers noch finden.
Yine de Chambersı bulmak zorundayız.Das ist Richter Chambers politisches Aktionskomitee.
Yargıç Chambersın siyasi eylem komitesinin adı.Und piepsen Sie mich an, wenn Sie Dr. Chambers finden. Reservieren Sie einen OP-Saal.
Ve Doktor Chambersı bulunca bana haber ver. Bir ameliyathane ayarla.Woher wissen wir, ob Chambers daheim ist?
Chambersın evde olduğunu nasıl biliyoruz?Sie wollen sagen, dass Eric Chambers nicht der Schütze ist?
Eric Chambersın aradığımız tetikçi olmadığını mı söylüyorsunuz?Bis es entlastende Beweise gibt. Dennoch bleibt Eric Chambers unser Hauptverdächtiger.
Her şeye rağmen Eric Chambers olmadığı kanıtlanana dek bizim 1 numaralı şüphelimiz.Wer immer dahinter steckt, legte Eric Chambers rein und benutzte Frank dafür.
O zaman Eric Chambersa kurulan bu tuzağın arkasında olan kişi Franki de kullanmış.Nicht Chambers Street.
Chamber Sokağı olmaz.Du hast meine Nachricht wegen Paul Chambers bekommen, oder?
Paul Chambersla ilgili mesajımı aldın, değil mi?Er versuchte, Haas und Chambers zu belasten.
Haas ve Chambersı suçlamaya çalıştı.Laut Prof. Chambers verträgt das Virus keine Hitze.
Chambersın araştırmasına göre virüs sıcağa dayanamıyor.Hast du meine SMS wegen Chambers gelesen?
Paul Chambersla ilgili mesajımı aldın, değil mi?Hätten Chambers und ich schießen können. Ja, Sir. Wären wir vorbereitet gewesen.
Aklımız başımızda olsaydı Chambers ile ateş ederdik. Emredersiniz.
