Den ruf Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Hörst du den Ruf meines Meisters?
Aber Taube hören nicht den Ruf, wenn sie gewarnt werden.
Den Ruf eines Kongressabgeordneten zu besudeln.
Im Laufe der Jahre hat sich VLC den Ruf erworben, der„play everything“ Videoplayer zu sein.
Ich fand es schlau, wenn jemand den Ruf der Kanzlei stützt.
Son olayların sonucunda, şirketin itibarına destek… olacak birini getirmenin akıllıca olduğunu düşündüm.Hunderassen, die den Ruf der Pflicht beantwortet haben.
Görev çağrısını cevaplayan 7 köpek ırkları.Aber Taube hören nicht den Ruf, wenn sie gewarnt werden.
Fakat belli ki sağırlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duyamazlar.”.Sie hatten mich gebeten, den Ruf der Schule zu schützen.
Bu işe beni sürüklediğinde okulun itibarını korumamı istedin.Obwohl Windows 7 zu Recht den Ruf als das stabilste und schnelles System.
Olsa bile Windows 7 haklı olarak en istikrarlı ve hızlı sistemin ününü hak ediyor.Bu ülkenin itibarına darbe vurabilir. Daha önceHäufig den Ruf der Natur verzögern.
Doğanın Çağrısını Sık Geciktirme.Ist das der Preis für den Ruf eines Mannes?
Aber die Tauben hören nicht den Ruf, wenn sie gewarnt werden.
Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler.Und den Ruf des neuen Präsidenten zu schützen. Ich habe getan, was ich konnte, um Ihren Sohn.
Oğlunu ve aynı zamanda yeni başkanın itibarını korumak için yapmam gerekeni yaptım.Im Laufe der Jahre hat sich VLC den Ruf erworben, der„play everything“ Videoplayer zu sein.
Yıllar boyunca VLC,“ her şeyi oynatan player” video oynatıcısı olma ününü kazanmıştır.Hörst du den Ruf des Grals, wirst du meinem Willen folgen, dann antworte mir!
Kann Snapchat den Ruf eines Kindes in der Online Welt schaden?
Snapchat bir çocuğun online itibarına zarar verebilir mi?Den Ruf der Zukunft hören.
Geleceğin çağrısını duymak.Und nur, weil ich mich um den Ruf der Familie sorge!
Ve sırf aile itibarı adına endişelendiğim için!Jedoch die Tauben hören den Ruf nicht, wenn sie gewarnt werden.
Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler.
