GRÄBERN - Turkce'ya çeviri

mezarların
grab
friedhof
grabstätte
grabmal
gruft
grabsteine
grave
totengräber
mezarlarda
grab
friedhof
grabstätte
grabmal
gruft
grabsteine
grave
totengräber
mezar
grab
friedhof
grabstätte
grabmal
gruft
grabsteine
grave
totengräber
mezarlar
grab
friedhof
grabstätte
grabmal
gruft
grabsteine
grave
totengräber

Gräbern Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bei einem Besuch in den Gräbern des Verstorbenen besser zu erinnern- laut oder geistig.
Ölen mezarlarının ziyareti sırasında daha iyi hatırlamak- sesli veya zihinsel.
Er war hier vor den Königen und den Gräbern und den Grabunholden.
O Krallardan, mezarlardan ve Höyüklü Kişilerden önce de buradaydı.
Zu den Gräbern der Römer.
Roma mezarlarının bulunduğu.
Welchen Gräbern?
Den Gräbern liegen.
Mezarları yalanmıydı.
Ich stehe vor zwei Gräbern.
İki mezarın önünde durdum.
Gräbern(Österreich).
Mezarlık( Avustralya).
Wir stehen hier schon auf unseren Gräbern.
Kendi mezarımızın üstünde duruyoruz!
Zwischen den Gräbern ließ man einige Meter Abstand.
Mezarlarının arasında bir kaç metre mesafe var.
Gräbern- keine Ahnung.
Mezarıma… Bilmiyorum.
Ich mag es zu tanzen auf den Gräbern meiner Feinde.
Dans etmek isterim. Düşmanlarımın mezarlarının üstünde.
Als würde man auf Iras und Mollys Gräbern laufen.
Yani, almak Ira ve Mollynin mezarında yürümeye benzer.
Und ihren Gräbern.- Die Oberfläche gehört den Königlichen.
Yüzey Krallara ve Mezarlarına ait.
wir schwören zu den Gräbern.
Biz mezarlara yemin.
An den Gräbern katholischer Christen brennen Kerzen.
Katolik kilisesine ait mezarlıklarda mum yakılır.
Die Eingänge der Gerichtssäle sollen alten jüdischen Gräbern ähneln.
Mahkeme salonlarının girişlerinin eski Yahudi mezarlıklarını andırdığı söylenmektedir.
In den ersten Jahren lagen nicht auf allen Gräbern Steine.
İlk zamanlarda, maşatlıklardaki mezarlara taş dikilmezdi.
Oft werden an den Gedenkstätten und Gräbern Mohnblüten niedergelegt.
Yollarda çiçekler ve anıt mezarlara sık sık rastlıyorsunuz.
Junge Männer werden dann an den Gräbern Gefallener Ehrenwache halten.
Bin genç erkek, şehitlerin mezarları başında saygı nöbeti tutacak.
Die Eingänge zu den Gerichtssälen sollen antiken jüdischen Gräbern ähneln.
Mahkeme salonlarının girişlerinin eski Yahudi mezarlıklarını andırdığı söylenmektedir.
Sonuçlar: 72, Zaman: 0.0339

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce