Unterrichtet Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Und er unterrichtet Musik, wie mein Vater.
Unterrichtet dein Vater ihn zu Hause?
Dass jemand wie ich ihre Kinder unterrichtet. Eltern wollen nicht.
Aileler benim gibi birinin… asla çocuklarını eğitmesini istemez.Gott unterrichtet euch.
Tanrı size öğretiyor.Es ist das erste Programm in der westlichen Region von Saudi-Arabien, das internationales Recht unterrichtet.
Suudi Arabistanın batı bölgesinde uluslararası hukuku öğreten ilk programdır.Das Modul Issues in Strategic Leadership wird teilweise an der Coventry University in einer 3-tägigen Sitzung unterrichtet.
Stratejik Liderlikte Modül Konuları kısmen Coventry Üniversitesinde 3 günlük bir oturumda öğretilir.Die Schüler besuchen Halau Hula oder Hula-Schulen, um in den grundlegenden Hula-Schritten unterrichtet zu werden.
Öğrenciler, temel hula adımlarında eğitim almak için halau hulaya veya hula okullarına devam ederler.Unterrichtet Mathematik an der High School, lebt in Chestnut Hill.
Chestnut Hillde yaşayan bir matematik öğretmeni.Eine Freundin unterrichtet dort.
Bir arkadaşım orada ders veriyor.Dass jemand wie ich ihre Kinder unterrichtet. Eltern wollen nicht.
Yarın bu saatte şikayetler gelmeye başlar ve aileler benim gibi birinin… asla çocuklarını eğitmesini istemez.Darüber hinaus unterrichtet die Universität seit 2015 begabte Kinder.
Ayrıca, 2015 yılından beri üniversite üstün yetenekli çocuklara öğretiyor.Hanze UAS, Niederlande für den Kern in Englisch unterrichtet.
experimentelle visuelle Praxis im Zusammenhang mit der Kommunikationsdesign unterrichtet.
deneysel bir görsel uygulama olarak öğretilir.Wir sind die einzige Universität in Europa, die sowohl Technologie als auch Design unterrichtet.
Avrupada hem teknolojiyi hem de tasarımını öğreten tek üniversiteyiz.James unterrichtet seit Juni an der Universität.
Ihr findet die Anwendung einfacher, wenn ihr auf der Neuen Erde unterrichtet.
Yeni Dünyada eğitim verirken bunu uygulamak size daha kolay geliyor.Er unterrichtet Geschichte.
Kendisi tarih öğretmeni.Er ist 90 Jahre alt und unterrichtet noch an der Harvard.
Yaşında ve hâlâ Harvardda ders veriyor.Metro Campus Orlando/ Florida diese Disziplin in der Verwaltung unterrichtet.
Metro Orlando/ Güney Florida yönetiminde bu disiplini öğretti kampüsünde.Er ist auch hilfreich und unterrichtet Sie auf dem Weg.
O da yardımcı oluyor ve yol boyunca sizi öğretiyor.
