ON A FRIDAY - Turkce'ya çeviri

• cuma
• cuma günü
• cuma günleri
• cumaları
• cuma gününde

On a friday Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Eat meat on a Friday, that's all right♪.
Cuma gün et yemek, bu doğru ♪.

That idiot always schedules these goddamn things on a Friday.
Bu aptal herif bu lanet şeyleri hep Cuma günlerine koyuyor.

On a Friday, at twelve o'clock at night.
Bilgilendirildiğim ve inanadığım gibi…'''' Günlerden Cuma. Saat gece 12.

Yeah, that's why we're going back on a Friday.
Tamam, öyleyse Cumaya geri dönelim.

So if you're ever in Anderson on a Friday in the fall, get there early.
Sonbaharda bir cuma, Andersona yolunuz düşerse oraya erken varın.

This was on a Friday.
Bu cuma günü oldu.

Met on a Friday, married on a Tuesday.
Bir cuma günü tanıştık, salı günü evlendik.

On a Friday.
Bir Cuma günü!

First on a friday then they repeated it on tuesday.
Önce bir Cuma günü sordular, sonra bir Salı günü tekrarladılar.

On a Friday night?
Bir cuma gecesinde?

Look out! On a Friday.
Bir Cuma günü!- Dikkat edin!

On a Friday morning.
Bir Cuma sabahı.

On a Friday morning That's right.
Bir Cuma sabahı. Bu doğru.

You're new, on a Friday, in February, which is very weird.
Sen yenisin hem de şubat ayında bir cuma gününde, bu çok tuhaf.

Our story begins on a Friday morning, in a little town called Springfield.
Hikâyemiz bir Cuma günü, Springfield isimli küçük bir kasabada başlıyor.

You called an operations meeting 00 on a friday?
Neden çağırdığın günü saat 8de operasyon toplantısına?

Calling the patient before midnight on a Friday?
Cuma akşamı gece yarısından önce mi diyorsunuz bunları?

There's a phone on a Friday.
Sanırım telefon bir Cuma günü gelmişti.

They took these shots on a Friday.
Bu görüntüleri bir cuma günü çekmişler.

I will fly down on a Friday… refuel in the Bahamas
Bir cuma günü uçacağım, Bahamalarda tekrar benzin alacacağım