Bomboş Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Lee gittiğinden beri tek yaptığım çalışmak ve bu bomboş eve gelmek.
Uzun süredir bomboş.
Dilsiz kitaplarımla bomboş odalarımdan usandım da!
Hayatı bomboş bir adam.
Gençler, anne babaların peşinden bomboş çorak araziye gidiyor.
Die Jungen folgen ihren Eltern, wie sie sich in ein leeres Ödland begeben.Hayır, bomboş hissediyorum.
Nein, ich fühl mich leer.Bomboş çölde devriye atıyoruz.
Wir patrouillieren in der leeren Wüste.Alo, Tarkanla görüşecektim. Bomboş işler.
Hallo, ich wollte Tarkan sehen. Leere Werke.Kimse yok. Bomboş.
Niemand drin. Leer.Bomboş hayatlarını dehşetle doldurun,
Erfüllt ihre leeren Leben mit Schrecken,Buz fırtınası. Bomboş yollar.
Der Eissturm, die leere Straße.Ama pazar günleri kilise neredeyse bomboş oluyor.
Aber sonntags ist die Kirche fast immer leer.Oysa burada, neredeyse bomboş olan kendi otelinde, neden bir otel çalışanının odasında kalmaktaydı?
Doch hier, in seinem eigenen, nahezu leeren Hotel, wohnte er in einem Dienstbotenquartier?Ev onsuz bomboş olacak.
Ohne sie wird das Haus leer sein.İşini yapıyor olsaydın burada elimiz bomboş oturmazdık.
Wenn dem so wäre, würden wir hier nicht mit leeren Händen sitzen.Başkaları da öyle görüyor olmalı Bomboş hissediyorum.
Ich fühle mich leer So sehen es auch die anderen.Beni böyle ellerim bomboş bırakamazsın.
Sie können mich nicht mit leeren Händen weggehen lassen.Hayallerim bile bomboş görünüyor.
Selbst meine Träume scheinen leer.Ama ne yazık ki çoğu bomboş salonlarda.
Aber leider meist vor leeren Tribünen.Oda neredeyse bomboş.
Die Zimmer waren beinahe leer.
