Egosu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Centaurilerin egosu galaksinin çekirdeği kadar büyüktür
İnsanların egosu ile mücadele etmek zorunda kaldım.
Ich musste das Ego İnsan egosu olmadan yaşayamaz.
Kein Mensch kann ohne Egoismus existieren.Egosu Brezilya kadar büyük.
Sein Ego ist so groß wie Brasilien.Vay be, insanın egosu nasıl yerin dibine sokulur biliyormuşsun.
Wow. Sie wissen wirklich, wie man einem Mädchen in das Ego tritt.Erkek egosu üzerindeki etkisi de önemlidir.
Bu kadının egosu beni öldürecek!
Mein Gott, hat diese Frau ein Ego.Egosu bu kadar.
Sein Ego Başka kimin egosu vardı?
Wer noch ein Ego hatte?Boş bakıyordu. Egosu gitmişti.
Sie war leer. Ihr Ego war verschwunden.Küstah, disiplinsiz ve çok fazla egosu olan.
Yaralanmış tek şey egosu.
Das einzig Angeschlagene ist ihr Ego.Ancak kontrolsüz bırakılırsa, bir girişimcinin egosu da iyi iş anlayışı kazanabilir.
Aber unkontrolliert kann das Ego eines Unternehmers auch einem guten Geschäftssinn im Wege stehen.Diğer önemli bir konu da erkek egosu üzerindeki etkisidir.
Ein weiterer wichtiger Aspekt ist Kızların çoğu öz güveni yüksek olan kişileri beğenir, egosu yüksek olanları değil.
Die meisten Mädchen mögen Menschen Hangi, sana söyleyeyim, egosu büyük bir hit alır.
Welche, lassen Sie mich Ihnen sagen,, nimmt einen großen Hit auf dem Ego.Bu takımda kimsenin egosu yok.
Es gibt keine Egoismen in diesem Team.Herkesin küçük yada büyük egosu vardır.
Ama egosu, inatçılığı Tabii o zaman kimse tahttan çekileceğini öngöremedi bireyselliği ve çürümesi çoktan başlamıştı.
Aber das Ego, Bazı insanlarda kendi ülkelerinin egosu var, bazılarında… demek istiyorum ki bu tümü ile efsanevi!
Einige haben das Ego ihres Landes, andere haben… Ich meine, es ist alles ein Mythos!
