En azından onu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
En azından onu öldürmemiş. Bu da bir şeydir.
Immerhin hat sie ihn nicht geötet.En azından onu içeri almalıyız.
Wir müssen ihn zumindest überprüfen.En azından onu geri aldım.
Wenigstens haben wir ihn zurück.En azından onu ben transfer edebilir miyim?
Kann ich ihn dann wenigstens dorthin bringen?En azından onu kalkarken vururdu.
En azından Onu biraz oyalayabilirsin.
Halte ihn wenigstens auf, damit ich etwas Zeit gewinne.En azından onu hamile bırakamazsın.
Wenigstens kannst du ihn nicht schwängern.Sanırım en azından onu gömmeliyiz.
Kommt schon, beerdigen wir ihn wenigstens.Ama en azından onu bir kez daha görebildim.
Aber zumindest konnte ich sie noch einmal sehen.Ya da en azından onu bilgilendirir.
Oder informieren ihn zumindest.En azından onu düzgünce gömmeme izin ver.
Lass mich ihn wenigstens angemessen beerdigen.En azından onu kontrol edebiliriz.
Wir sollten ihn wenigstens überprüfen.Saat gibi çalışıyor, en azından onu hiç görmedim.
Stunden Schichten, ich hab sie jedenfalls noch nie gesehen.En azından onu tüm bunlardan uzak tutmaya çalıştım!
Ich habe versucht, ihn zumindest von all dem fernzuhalten!Bir şey değişmezdi biliyorum… ama en azından onu görüp… veda edebilirdim.
Ich weiß, es hätte nichts geändert, aber… ich hätt ihn wenigstens gesehen… und"Lebewohl" gesagt.En azından onu bagaj teslimden alabilirdim.
Ich hätte ihn zumindest abholen können.En azından onu tutmalısın.
Du musst ihn wenigstens mal halten.En azından onu biraz hırpalayabildin.
Wenigstens konnten Sie ihm noch eine verpassen.En azından onu içmeme izin ver.
Lass mich wenigstens das trinken.En azından onu bırak.
Geben Sie mir zumindest das.
