Gardiyanlara Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Gardiyanlara semptom gösteren herkesin… revire götürülmesini söyledim.
Ich sagte allen Wärtern, alle mit Symptomen kommen auf die Krankenstation.Hayır. Bay Castle ile görüştükten sonra gardiyanlara saldırdı.
Miş, hemen kazıklamış ve diğer gardiyanlara haber vermiş-.
Er informierte sogleich Meno und die Wache.Yaşamak istiyorsan şu soruları ezberlemen ve gardiyanlara gey olduğunu söylemen gerekiyor.
Willst du überleben, musst du dir die Fragen merken und den Wärtern sagen, dass du schwul bist.Gardiyanlara ne olduğunu biliyoruz galiba.
Jetzt wissen wir, was mit den Wachen geschah.Gardiyanlara hiçbir şey söylemem.
Ich werde den Schließern nichts sagen.Silahları gardiyanlara çevirip kaçmayı. Ne düşünüyor?
Gardiyanlara vurma hakkïnïz var, hatta öldürme fïrsatïnïz bile.
Ihr könnt auf die Wärter losgehen, sie vielleicht sogar umbringen.Gardiyanlara karsï mï?
Gegen die Wärter?Gardiyanlara ne oldu?
Was ist mit den Wächtern?Gardiyanlara ihtiyacımız olacak.
Wir brauchen die Aufseher.Gardiyanlara vurma hakkınız var, hatta öldürme fırsatınız bile.
Ihr könnt auf die Wärter losgehen, sie vielleicht sogar umbringen.Gardiyanlara not: İntihar saati,“ birinin intihar ettiğini izle” anlamına gelmez.
Hinweis für die Wachen: Selbstmordwache bedeutet nicht,"jemanden beim Selbstmord beobachten".Gardiyanlara ise otorite rollerini sağlamlaştırmak için bir üniforma ve güneş gözlüğü verildi.
Man gab den Wachleuten eine Uniform und Sonnenbrillen, um ihre Autorität zu unterstützen.Idam koğuşunda neler olduğunu sor. Hücrene döndüğünde, gardiyanlara.
Sprechen Sie mit den Wärtern, fragen Sie, was im Todestrakt passiert.ama gardiyanlara dikkat et!
aber pass auf für Wächter!Rinpoche bunu çok düşündü ve gardiyanlara merhamet göstermeye başladı.
Rinpoche dachte darüber nach, und er begann, Mitgefühl für die Wachen zu haben.Fakat daha önemlisi, bu olaylar gardiyanlara mahkumlar üzerinde hakimiyet kurmak için düzenli bir fırsat sağladı.
Noch wichtiger war, dass die Zählungen einen regelmäßigen Anlass für die Wachen zur Kontrolle über die Gefangenen ausübten.Saçma bir futbol maçında gardiyanlara karşı koymanın… bir anlamı olduğunu,
Wir ließen ihn glauben, dass Gardiyanın gitmene izin verir mi?
