HAYATTA - Almanca'ya çeviri

am Leben
überleben
yaşamak
yaşayabilir
survival
sağ
kurtulmak
atlatmak
hayatta kalmak
hayatta kalan
yaşar
lebendig
canlı
diri
sağ
hayat
yaşadığımı
überlebt
yaşamak
yaşayabilir
survival
sağ
kurtulmak
atlatmak
hayatta kalmak
hayatta kalan
yaşar
überlebte
yaşamak
yaşayabilir
survival
sağ
kurtulmak
atlatmak
hayatta kalmak
hayatta kalan
yaşar
überlebe
yaşamak
yaşayabilir
survival
sağ
kurtulmak
atlatmak
hayatta kalmak
hayatta kalan
yaşar

Hayatta Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Beni hayatta tutan el yapımı bir turnike haricinde hiçbir şeyle.
Nur mit einem selbstgemachten Druckverband, mit dem ich überlebte.
Bu, aileni hayatta tutmak için tek şansın.
Das ist Ihre Chance… damit Ihre Familie überlebt.
Isı dalgası hayatta: Sıcak çarpması için acil soğutma yedi yöntemleri.
Überlebe die Hitzewelle: Sieben Methoden der Notkühlung für Hitzschlag.
Gerçekler! Hayatta olmanın ne kadar da güzel olduğu!
Es ist so schön, am Leben zu sein.- Die Wahrheit!
Bence hayatta olan benim ve sen makinesin.
Ich denke, ich bin lebendig und du die Maschine.
Sadece bir arada durursak hayatta kalıp, cevaplara ulaşabiliriz.
Wir werden nur Antworten finden und überleben, wenn wir zusammenbleiben.
Karısının hamilelik nasıl hayatta- pratik bir rehber.
Wie man die Schwangerschaft seiner Frau überlebt- eine praktische Anleitung.
Bu şekilde ormanda nasıl hayatta kalınabileceğine dair doğru bilgiler elde edilmektedir.
Er müsse deshalb lernen, wie man richtig in diesem Wald überlebe.
Swagger üçüncü kattan düşmesine rağmen hayatta.
Swagger überlebte einen Sturz aus dem dritten Stock.
Şu ana kadar seni hayatta tuttu, değil mi?
Sie hat dich bislang am Leben gehalten, oder?
Dio… Hayatta mı? İmkansız.
Unmöglich… Dio ist… lebendig.
Kaçamazsın ama hayatta kalabilirsin.
Aber Sie können überleben.
Birkaç seviye geç ve hayatta kalan tek kişi ol.
Überlebe mehrere Level und werde der einzige Überlebende.
Bu oyunda en güçlü olan hayatta kalır.
Bei diesem Spiel überlebt der Stärkste.
O gerçekten yararlı oldu bu yüzden benim planları hızla değişti ve ben hah hayatta!
Meine Pläne änderte sich schnell, so Er war sehr hilfsbereit und ich überlebte hah!
Onu hayatta tutmak, ne demek?
Was heißt das, ihn am Leben halten?
Hayatta ama hasta.
Lebendig aber krank.
Küçük bir çöl faresi bile hayatta kalabilir.
Auch eine kleine Wüstenmaus kann überleben.
Ben bu hayatta görmek için sabırsızlanıyorum.
Mal sehen wie ich das überlebe.
Belki bu şekilde hayatta kalırsın.
So überlebt man.
Sonuçlar: 10669, Zaman: 0.0245

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca