KIRMAYA - Almanca'ya çeviri

zu brechen
kırmak
çiğnemeye
bozmaya
kırılması
yıkmak
ihlal etmeyi
kıran
zu knacken
kırmaya
çözmeye
çatlamak
crack
kıramadı
zu durchbrechen
kırmayı
geçmenin
kırmak için
kaputtzumachen
mahvetmek
kırmak
bozma
parçalamak
zu zerbrechen
kırmak
kırılmaya
kırar
paramparça
zu zerschlagen
parçalamak
kırmadan
ezmeye
yıkmak
zu verletzen
incitmek
zarar vermek
ihlal etmeden
yaralamak
incinmek

Kırmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Yoksa hala onu kırmaya devam edecektin.''.
Oder er geht dir doch noch kaputt.".
Bu laptopu kırmaya çalışıyorum.
Ich versuche, diesen Laptop zu knacken.
Sürekli rekorlarını kırmaya çalış.
Versuche deinen Rekord immer wieder zu brechen.
Eğer onu… Aylardır kodu… kırmaya çalışıyorsun, Angie.
Du hast seit Monaten versucht, diesen Code zu knacken, Angie. Wenn wir nur.
Hayvanın yanındaki çiçek yataklarını kırmaya gerek yoktur.
Es ist nicht notwendig, Blumenbeete neben dem Tier zu brechen.
Bu proje denir 360 Toz Analizi, iç mekan tozundaki kodu kırmaya başlayan son çabalardan biridir.
Dieses Projekt, genannt 360-Staubanalyseist eine der jüngsten Bemühungen, den Code für Innenraumstaub zu knacken.
Bir kalbi ya da ikiyi kırmaya istekli ol.
Sei bereit, ein oder zwei Herzen zu brechen.
Birkaç yıl sonra, Nash Pentagona şifreli düşman telekomünikasyonunu kırmaya davet edildi.
Einige Jahre später, Nash ist eingeladen zu Pentagon(Das Pentagon)(cryptanalysis) encrypted(Verschlüsselung) feindliches Fernmeldewesen zu knacken.
Bunlar sermayenin, paranın mantığını kırmaya çalışır.
Tauschringe versuchen aus der Logik des Geldes zu brechen.
İlk birkaç çekmecedeki bu çiziklere göre biri kilitleri kırmaya çalışmış.
Diese… Kratzer bei den ersten paar Schubladen, sieht aus, als ob jemand versuchte, die Schlösser zu knacken.
Kopya kedi versiyonu Ayrıca kolayca kırmaya kabul edilmiştir.
Die Kopie Katze Version hat zusätzlich erkannt, leicht zu brechen.
Biz bunu kırmaya çalışıyoruz.
Wir versuchen damit zu brechen.
O, dünya rekorunu kırmaya kalkıştı.
Er versuchte damals den Weltrekord zu brechen.
O halde bu algıyı kırmaya hazır olun.
Mach dich bereit, diese Vorurteile zu brechen.
Bu, evde tartışmalar için buzu kırmaya yardımcı olur.
Dies hilft, das Eis für Diskussionen zu Hause zu brechen.
Kendini yenen alışkanlıkları kırmaya çalıştığımızda görüyoruz.
Wir sehen das, wenn wir versuchen, selbstzerstörerische Gewohnheiten zu brechen.
Acemiler beş sene önce buraya geldiğimden beri rekorlarınızı kırmaya çalışıyor.
Rekruten versuchen seit ich hier arbeite, Ihren Schieß-Rekord zu brechen.
Bak, sadece buzları kırmaya çalışıyorum.
Hör zu, Ich versuche nur, das Eis zu brechen.
Ama kırmaya yetecek kadar değil.
Aber nicht genug, um sie zu brechen.
Polisler kapıyı Kırmaya gelmeden hemen önce Bağışla beni Delilah.
Bevor sie kommen und die Tür einbrechen, vergib mir, Delilah.
Sonuçlar: 200, Zaman: 0.0709

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca