KABUKLAR - Almanca'ya çeviri

Schalen
kabuk
kase
çanak
tepsi
tası
Muscheln
kabuk
midye
i̇stiridyeyi
bir denizkabuğu
Krusten
kabuk
kenarlarını
yerkabuğu
Hüllen
kabuk
gövde
kaplama
kılıf
kapak
beden
bedenim
Shells
kabuk
Schorf
kabuk

Kabuklar Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
güneş, kabuklar, genç, eski,
Sonne, Muscheln, jung, alt,
döküntülerin yerine sarı kabuklar oluşur.
am Ausschlag bilden sich gelbe Krusten.
İçinde kabuklar var!
Ich habe Schale drin!
Kabuklar çatlıyor, iç kısımlar çıkıyor
Die Schale reißt, ihr Inneres kommt heraus
Bu'' Kabuklar ve Midyeler'' değildi aslında.
Das war ehrlichgesagt nicht"Cockles and Mussels.
Onlar“ taze” yumurta, kabuklar, sarıları, beyazlar ve her şey.
Sie sind“frisch” Eier, mit Muscheln, Eigelb, Weißen und alles.
Kabarcıklar gelişmeden önce ve kabuklar oluştuktan sonra, kişi bulaşıcı değildir.
Bevor die Blasen sich entwickeln und nach den Krusten bilden, ist die Person nicht ansteckend.
Peki ya bu kabuklar?
Was sind das für Muscheln?
Ve dallar, ve kabuklar.
Und Zweigen und Rinde.
Çalışma: Köpekler Bizimle Büyümeler ve Kabuklar ile Konuşuyor.
Studie: Hunde sprechen mit uns mit Knurren und Rinden.
Xenoratein standart arayüzünden hoşlanmayan kullanıcılar üreticinin web sayfasından yeni kabuklar indirebilir.
Hinweis: Wem die Standard-Bedienoberfläche von Xenorate nicht gefällt, kann auf der Homepage des Herstellers einige neue Skins herunterladen.
Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız.
Und WIR umhüllten ihre Herzen mit Bedeckung, damit sie ihn nicht begreifen, und machten ihre Ohren schwerhörig.
Bu kabuklar ve bu kabuklarda bulunan elektronların sayısı Pauli dışarlama prensibi ile tayin edilir.
Diese Schalen und die mögliche Anzahl von Elektronen in jeder dieser Schalen wird durch das Pauli- Prinzip bestimmt.
Bu kabuklar ve bu kabuklarda mümkün olabilen elektronların sayısı Pauli dışarlama( exclusion) prensibi ile belirlenir.
Diese Schalen und die mögliche Anzahl von Elektronen in jeder dieser Schalen wird durch das Pauli- Prinzip bestimmt.
Hollandada gül gibi nişanlın seni bekliyor… sen burada kıro magandalardan kabuklar kabul ediyorsun.
In Holland wartet dein toller Verlobter auf dich… und du nimmst hier von Proleten, von Bauern, Muscheln an.
Kemikler, kabuklar ve fosiller( 13)
Knochen, Schalen und Fossilien(13) Menschen
yerlerinde genellikle kabuklar oluşmuş olmalıdır.
sperrig werden und Krusten bilden sich normalerweise an ihren Stellen.
Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız.
Und Wir legen Hüllen auf ihre Herzen, so daß sie ihn nicht verstehen, und in ihre Ohren Taubheit.
Daha da yakından bakarsanız, görürsünüz ki kireç taşının içinde birbiri üzerine yığılı ufak kabuklar ve iskeletler vardır.
Und wenn man noch genauer hinschaut, sieht man kleine Hülsen in diesem Kalkstein und kleine Skelette, die aufeinander gestapelt sind.
bu sadece deniz suyundan olan kristalizasyon -kendiliğinden düzenlenme- ise neden kabuklar sonsuz büyüklükte olmuyor?
OK, wenn das nur Kristallbildung ist, die automatisch durch das Meerwasser geschieht- Selbstanordnung- warum sind die Muscheln dann nicht unendlich groß?
Sonuçlar: 58, Zaman: 0.0485

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca