Keki Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Kahraman olabilirsin Eric, tek yapman gereken… bu keki yemek.
Haydi. Benson, yengeç keki var mı dostum?
Umarım açsınızdır. Sara Lee keki var.
Bir Dundee Noel keki pişirme zamanı.
Sadece keki getirmek için geldim.
Yaptığımız en lezzetli Maxin Ev Yapımı Keki için umarım midenizde hâlâ yer vardır.
Ich hoffe, Sie haben für einen unserer sehr leckeren, Max hausgemachten Cupcakes noch Platz gelassen.Buyur. Hayır, tabağı istiyor Ben, keki değil.
Sie will den Teller, Ben, nicht den Muffin.- Bitte.Bu sebeple dünyanın en eski keki olarak anılır.
Sie gilt als die älteste bekannte Torte der Welt.Sürpriz olsun istiyor. Keki görünce şaşırmış gibi yapar mısın?
Tu bitte so, als wäre der Kuchen ne Überraschung?Hayır tabagı istiyor keki degil.
Sie will den Teller, Ben, nicht den Muffin.Da yapabilirsiniz bu keki.
Ihr könnt die Torte….Sadece keki ye.
Ich esse bloß den Kuchen.Ben bu keki yiyeceğim.
Während Ich vorhabe, dieses Muffin zu essen.Gelirken keki de getir!
und bring die Torte gleich mit rein!Keki yaktın mı Daniela!
Du hast den Kuchen anbrennen lassen!Benimle birlikte bu gece Stüdyo 54e gelip… büyükanneme keki kendin vermeye ne dersin?
Hättest du vielleicht Lust, nachher zur Studio-54-Party mitzukommen, und meiner Großmutter die Torte selbst zu überreichen?Ben keki ve dondurmayı getireceğim.
Ich bringe den Kuchen und die Eiscreme.Boşverin keki.
Vergesst den Kuchen.Tatlı olarak da bu keki servis etmelerini isteyeceğim.
Als Dessert können sie uns diesen Kuchen servieren.O insanlar da keki yiyecek.
Dann isst der Beschenkte den Kuchen.
