Keklik Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Vahşi bir yaratık gördüm sanki pek bir tavşan veya keklik patlamaları uzakta,
Es ist kaum als ob du ein wildes Tier gesehen hatte, wenn ein Kaninchen oder ein Rebhuhn platzt weg, nur ein natürlicher,Keklik ve tavşan, toprağın gerçek yerlileri gibi, hala gelişmek için
Das Rebhuhn und Kaninchen sind immer noch sicher zu gedeihen,her bataklık çevresinde ya da keklik görülebilir twiggy çitler
um jeden Sumpf kann das Rebhuhn oder gesehen werden Kaninchen zu Fuß,Kaya kekliği ya da Yunan Kekliği.
Man nennt es Steinhuhn, oder griechisches Rebhuhn.Keklikleri sever misin?
Magst du Rebhühner,?Sadece keklikler ve kiraz kuşları.
Aber Rebhühner und Hasen schon.Bartevel, bayanlar baylar, kekliklerin kralıdır.
Das Steinhuhn, meine Herrschaften, ist die Königin der Rebhühner.Keklikleri yiyorlar.
Sie fressen Schneehühner.Keklikleri sevmiyor musun?
Magst du kein Rebhuhn?Bunu bir tek keklikler bilir!
Vay benim kınalı( da) kekliğim( ben yandım).
Tja(ät) Feti, meine diesbzgl.Ölmeyin küçük keklikler.
fundalıklar, keklikler veya ekose kumaş, tüm bunlar patlamaya sebep olabilir.
Heidekraut, Moorhühner oder Schottenkaros heranfährst.Bu keklikler, Avonun adamları gibi değiller.
Diese Eastside-Affen sind nicht im Geringsten soviskili İskoç kekliği.
Artischocken mit Paprikaschoten und schottisches Moorhuhn.Tamam, bakın şimdi bu iş çok kolay olacak… Bu keklikler, Avonun adamları gibi değiller.
Alles klar, das wird so einfach,… diese Eastside-Affen sind nicht im Geringsten so wie Avon's Leute.Gördünüz mü? Çantada keklik.
Şey, çantada keklik değil, ama kamarotla akşam yemeği yedim.
Müzik Tavsan, bildircin, keklik filan ne bulursa avlar idi.
Hasen, Wachteln, Rebhuhn, und so weiter… Er jagte alles, was er fand.Sülün, keklik. Erkek geyik.
Fasan, Rebhuhn. Einen Hirsch.
