Kulüpteki Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Kulüpteki sauna odasını çok seviyorum.
Kulüpteki Nazilerden birinde bıçak varmış.
Kulüpteki yangın davasında bir gelişme oldu Bay Williams.
Evet, kulüpteki kavga.
Kulüpteki Evan denen adamı tanıyor musun?
Evet ama kulüpteki Jessica,… kızın oraya gelmeden önce
Kulüpteki herkes gelmek istedi ama Murray hepimize aynı gün izin vermedi.
Kulüpteki kızların diğer bir güzelliği de bu harika birer dikkat dağıtıcılar.
Şimdi kulüpteki bütün o Güçlüler senin adını biliyor.
Haydi, kulüpteki telefonu kullanırsın.
Kulüpteki tadilat iki aya biter.- Nicky.
Kulüpteki herkesi seviyorum.
Ben çıkıyorum, kulüpteki kızlar da çıkıyor.
Kulüpteki Jason da ödeme yapmayı unuttu.
O kulüpteki çocukların çok rahatsız edici olduğunu söylemiştin.
Kulüpteki mükemmel performansı takma adıyla sonuçlandı. Edwin Van De Gea.
Eğer Carlos kulüpteki adamı satın aldıysa,
Kulüpteki ve şehrin diğer binalarındaki tüm semboller, yalnızca hizmetin havacılık yönü hakkında tanıklık etti.
Kulüpteki herkesi yakından tanıyor.
Kulüpteki Jason da ödeme yapmayı unuttu.