MUTLULUKTAN - Almanca'ya çeviri

glücklich
mutlu
memnun
mutluyum
şanslı
vor Glück
mutluluktan
mutlulukla
vor Freude
sevinçten
mutluluktan
neşeyle
zevkle
Glückseligkeit
mutluluk
saadet
scheißglücklichen
fröhlich
mutlu
neşe
sevinçle
Freudentränen

Mutluluktan Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Ben yağmurda mutluluktan dans ediyorum.
Im Regen vor Freude tanzen.
Mutluluktan kastım, bütün olmak,
Glücklich zu sein bedeutet,
İnsanlar mutluluktan da ağlamazlar mı?
Man kann ja auch vor Glück weinen?
Mutluluktan ağlıyorum şu an.
Ich weine gleich vor Freude.
Seni görmek mutluluktan da fazla benim için.
Ich… ich… ich bin glücklich, dich zu sehen.
Herkes aşık olup, mutluluktan körleşebilir.
Und blind vor Glück sein. Jeder kann sich verlieben.
Neden mutluluktan ağlıyoruz?
Warum weinen wir vor Freude?
Bence bazen bu mutluluktan daha önemli.
Und das kommt mir irgendwie wichtiger vor als nur glücklich.
Doğru mu, Nuru? Mutluluktan duygulandı.
Stimmt das, Nuru? Sie weint vor Glück.
Tom mutluluktan fırdöndü gibi dönüyormuş.
Tom schnaufte vor Freude.
Örneğin evliliğimde artık mutluluktan eser yok.
Derzeit ist sie nicht gerade glücklich.
Sadece senin küçük, şirin ayaklarını okşadım ve mutluluktan ağladım.
Ich liebkoste deine Füßchen und weinte vor Glück.
Bu reklamı çekmeyi kabul ettiğiniz için mutluluktan âdeta uçuyoruz Bay Herman.
Wir sind so glücklich, dass Sie zugestimmt haben, Mr. Herman.
Ben pek mutluluktan ağlamam.
Ich weine normalerweise nicht vor Glück.
Bazen biri gördüğü şeyden öyle etkilenir ki gözleri mutluluktan patlar.
Dass einem die Augen vor Freude explodieren. Manchmal kann man so bewegt sein von dem, was man sieht.
Çok mutlu olduğumdan, mutluluktan.
Ich bin einfach so glücklich.
Ve en azından bir kez göreceğiz Ve mutluluktan uyuşmuş durumdayız.
Und wir werden es mindestens einmal sehen und wir sind betäubt vor Glück.
Yüzü gurur ve mutluluktan parlıyordu.
Sein Gesicht strahlte vor Freude und Stolz.
sana mutluluktan ağlatana dek çakacağını söylemişti.
dich zu vögeln, bis du glücklich weinst. Ich weiß nicht.
Mutluluktan uyuşmuştuk… Ve en azından bir kez göreceğiz Ve mutluluktan uyuşmuş durumdayız, Bu olmadan.
Und wir werden es mindestens einmal sehen und wir sind betäubt vor Glück Ohne das.
Sonuçlar: 162, Zaman: 0.0511

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca