SEYIRCILERDEN - Almanca'ya çeviri

• aus dem Publikum
• bei den Zuschauern

Seyircilerden Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Adamus ve seyircilerden bolca alkış.
(Viel Lachen von Adamus und dem Publikum.).

Ama geldiği gece, seyircilerden biri Radcliffede bir baykuş attı.
Aber in der Nacht, in der sie kam, warf jemand im Publikum Radcliffe eine Eule zu.

Büyücülükten vazgeçtiğini söyleyen Prospero, seyircilerden alkışlarıyla kendisini serbest bırakmasını ister.
Prospero bittet das Publikum, ihn mit ihrem Applaus freizulassen.

Showun sonunda seyircilerden de alarak sahnede dans edildi.
Am Ende wurde sogar mit dem Publikum auf der Bühne getanzt.

Seyircilerden sıcak geri bildirim aldılar ve birçok kişi egzersizleri yerinde öğrendi.
Sie erhielten postives Feedback von den Zuschauern und viele Menschen lernten auf der Stelle die Übungen.

Seyircilerden oyun sahasına girmemeleri rica olunur.
Die Zuschauer werden gebeten, nicht das Spielfeld zu betreten.

Sonra seyircilerden biriyle konuşmaya başlardı.
Und dann hat sie mit jemandem im Publikum geredet.

Hayır, seyircilerden diyorum.
Nein, ich meine im Publikum.

Kan, hem gerçek hem de metaforik olarak…''… oyuncudan ve seyircilerden aktı.
Blut wurde vergossen, buchstäblich und metaphorisch, von Künstler und Publikum.

inanın ister inanmayın, seyircilerden ıslık çalanlar oldu.
Und ob Sie es glauben oder nicht, es gab Pfiffe aus dem Publikum.

Eğer bana inanmıyorsanız -ki seyircilerden başıyla onaylayanları gördüm- inanmıyorsanız küçük çocuğu olan birini bulup sorun,
Wenn Sie mir nicht glauben-- und ich sehe schon, wie einige im Publikum nicken-- wenn Sie mir nicht glauben, fragen Sie Leute

Seyirciye gereksinim var.
Ich brauche das Publikum.

Seyircimiz dört kat arttı.
Viermal mehr Zuschauer.

Seyirciye ihtiyaçları yok.
Die brauchen kein Publikum.

Evet,% 80 seyircimiz vardı, sıfırla kapattım yani.
Ja, wir hatten 80% Publikum, also bin ich bei Null rausgekommen.

Seyircisi zordur.
Schwieriges Publikum.

Seyircilere soralım.
Das Publikum befragen.

Seyircinin programı izleyebilmesi gerekiyor.
Der Zuschauer muss die Sendung sehen können.

Milan seyircileri ne kadar iyi!
Prima Publikum, die Mailänder!

Seyirciler erkek kardeşi olduğunu bilmiyor.
Das Publikum weiß nicht, dass er ihr Bruder ist.