TAKMAYA - Almanca'ya çeviri

zu tragen
giymek
taşımak
takmak
giyecek
giyin
yüklenmekten
anzubringen
takmak
yerleştirmek
monte
koymak

Takmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Evet, siz de yakın zamanda takmaya başlamışsınız.
Ja und Sie haben kürzlich damit angefangen, Ihren zu tragen.
Bazı insanlar sokaklarda maske takmaya bile başlamış.
Einige Leute tragen sogar auf der Straße Atemschutzmasken.
Çoraplarımın altına takmaya çalıştım.
Ich wollte es unter den Socken tragen.
Cassidyyi verirsen şapka takmaya devam edebilirsin.
Rücken Sie Cassidy raus und sie können wieder Mützen tragen.
Bir kişi bir çanta takmaya görsün.
Einer soll einen Rucksack getragen haben.
Tüm gün boyunca takmaya gerek yoktur.
Sie müssen es nicht den ganzen Tag tragen.
Ancak enerjisine alıştığınızda sürekli olarak takmaya devam edebilirsiniz.
Wenn Sie jedoch an seine Energie gewöhnt sind, können Sie sie ununterbrochen tragen.
Adımda yaptığınız gibi altı şeridi battaniyenin diğer 3 kenarına takmaya devam edin.
Setze weiterhin sechs Bänder, wie in Schritt 5, an den anderen 3 Seiten der Decke an.
Peki kısa boylu olmayı bu kadar takmaya gerek var mı?
Muss man die auch noch unbedingt als Kurze tragen?
Ciddi ciddi şapka takmaya başlamalıyım.
Ich sollte wirklich anfangen, tragen Hüte.
Ne zamandan beri Kızılderili takıları takmaya başladın?
Seit wann trägst du Indianerschmuck?
Maske takmaya ikna etmekle geçirdim. Ama onun yerine tüm karantinamı üç yaşındaki bir çocuğu.
Doch stattdessen ist alles, was ich tue, eine Dreijährige zu überzeugen, ihre Maske zu tragen.
Ayrıca saatimi sağ bileğime takmaya başladım ve sağ elimle traş ettim.
Ich fing auch an, meine Uhr am rechten Handgelenk zu tragen und rasierte mich mit der rechten Hand.
onlar da protezleri takmaya başladılar.
die Prothesen anzubringen, Als ich auf dem Stuhl saß, und es sich echt seltsam anfühlte, dachte ich, ich will es nicht tun.
Altı yedi ay önce onu takmaya başlamış, ama nereden geldiği hakkında hiç fikirleri yok.
Sie fing an, sie vor sechs oder sieben Monaten zu tragen, aber sie haben keinen Schimmer, woher sie kam.
Geçen hafta onu dinleme cihazı takmaya ikna ettim. Bu gece de sokağın ortasında vuruldu.
Letzte Woche überzeugte ich ihn, eine Verkabelung zu tragen, und heute Nacht erschossen sie ihn Mitten auf der Straße.
hasta görme keskinliğini düzeltmek için gözlük takmaya zorlanacaktır.
wird der Patient gezwungen, eine Brille zu tragen, um die Sehschärfe zu korrigieren.
Ama bunu yapmamın temel nedeni, Lady Gaga tarzı itici bir mikrofon takmaya zorlandığımda böyle olması.
Aber der Hauptgrund war, dass so etwas passiert, wenn ich dazu gezwungen werde, ein Lady-Gaga-Schmuddel-Mikro zu tragen.
Bazı elbiselerde mücevher takmaya gerek yoktur; çünkü elbisenin kendisi başlı başına mücevherdir.
Es ist auch nicht nötig, Schmuck anzulegen, denn das Muster des Kleides ist schon Schmuck an sich.
Den beri, Lexus LS 400, 4 hava yastığı( iki ön ve iki taraf) takmaya başladı.
Seit 1998 hat der Lexus LS 400 mit der Installation von 4 Airbags(zwei Front- und zwei Seiten) begonnen.
Sonuçlar: 52, Zaman: 0.0554

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca