VURMAYA - Almanca'ya çeviri

zu erschießen
vurmaya
öldürmeye
ateş etmek
vurulması
zu schlagen
yenmek
vurmak
dövmeye
atmaya
yenebilir
çarpmaya
dayak
yumruklamaya
zu treffen
tanışmak
buluşmaya
görmek
karşılamak için
görüşmek
karşılaşmak
vurmak
toplantı
rastlamak
klopfen
vurmak
çalmak
kapıyı çalmak
kapıyı
knock
çalıp
abzuknallen
vurmak
öldürmek
öldüreceksin
vuracak mısın
ateş
umlegen
öldürmek
vurmak
öldürecek
öldürmeliyiz
niederzuschießen
vurmak
verprügeln
dövmek
vurmak
dövebilir
dövecek misin
dövecek
döver
dövelim
pataklamak
dövüyorlar

Vurmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Metal bir şeyler vurmaya çalış.
Versuch damit etwas Metall zu treffen.
Gösteri karşıtı polisler bizi vurmaya çalışıyordu.
Die Bereitschschaftspolizei versuchte uns niederzuschießen.
Başpiskopos Gumby… ben barışa inanıyorum ve iki tuğlayı birbirine vurmaya.
Erzbischof Gumby… an den Frieden… und daran, zwei Ziegelsteine gegeneinander zu schlagen.
Onu bana verin… yoksa rehineleri vurmaya başlarım.
Oder ich fange an, Geiseln zu erschießen.
Dot, sürekli ateş et. Bir at vurmaya çalış.
Dot, versuch ein Pferd zu treffen.
O sırada babam bana vurmaya çalıştı.
Daraufhin wollte mich mein Vater verprügeln.
Ondan sonra yine vurmaya başlarlar.
Und dann fangen sie wieder an zu schlagen.
Hayatım boyunca yetecek kadar çiftçi beni vurmaya çalıştı.
Versuchen Sie, mich ein Leben lang zu erschießen.
Lütfen. Lütfen dostum beni vurmaya çalışmaya başlama.
Bitte! Mann, Monster, versuch jetzt nicht mich zu treffen.
Hayır. Ondan sonra yine vurmaya başlarlar. Evet.
Und dann fangen sie wieder an zu schlagen. Ja. Nein.
Peki, neden onu kurtarmak için beni vurmaya razısın?
Warum bist du bereit, mich zu erschießen, um ihn zu retten?
Ama kaçmadan önce ve Googleı vurmaya başlamadan önce.
Aber nur eine Sekunde, bevor Sie loslaufen und anfangen, Google zu treffen.
Bay Davis… Bir çocuğa vurmaya ne hakkınız var?
Mr. Davis, wer gibt Ihnen das Recht, ein Kind zu schlagen?
Aynen. Onu Abe Fromanı vurmaya ikna ettim.
Ach ja. Ich überzeugte ihn, Abe Froman zu erschießen.
bu yüzden bacaklarına vurmaya çalışmadı.
ihre Beine zu treffen.
Ben barışa inanıyorum… ve iki tuğlayı birbirine vurmaya.
Und daran, zwei Ziegelsteine gegeneinander zu schlagen.
Örneğin bu adam Molla Mustafa beni vurmaya çalıştı.
Dieser Mann zum Beispiel, Mullah Mustafa, versuchte mich zu erschießen.
Yabancı gezginler, kabaca Hindistandaki aynı yer ve rotaları vurmaya eğilimlidir.
Ausländische Reisende neigen dazu, ungefähr die gleichen Ziele und Routen in Indien zu treffen.
Biraz daha sert vurmaya çalış.
Versuchen Sie, etwas härter zu schlagen.
Mümkün olduğunca çok sayıda hırsız vurmaya çalışın.
Versuche so viele Räuber wie möglich zu erschießen.
Sonuçlar: 269, Zaman: 0.0686

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca