YAŞAMAMA - Almanca'ya çeviri

am Leben
wohnen
yaşamak
kalmak
yaşayan
ev
konut
kalıyor
ikamet
oturmak
yaşar

Yaşamama Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Yaşamama izin verdiği mi?
Dass er mich hat leben lassen?
Eminim benim yaşamama izin verirdi.
Ich wette, sie würde mich leben lassen.
Yaşamama değecek hiçbir şey yok.
Ich habe nichts, wofür es sich zu leben lohnt.
Hayallerimi yaşamama izin verin.
Erlauben Sie mir, meine Träume auszuleben.
Senden yaşamama izin vermeni istiyorum!
Ich bitte Euch darum, mir zu gestatten zu leben.
Yaşamama izin verirsen, senin sağ kolun olurum.
Sie lassen mich leben, ich bin ihr Gehilfe.
Birazcık yaşamama izin ver.
Du wirst mich leben lassen.
Yaşamama izin verirsen, senin sağ kolun olurum.
Sie lassen mich leben, ich werde ihr Sidekick.
Suda yaşamama izin verirseniz… her sıçışımda kuyruğumu kaldırıp hiçbir kılçık olmadığını gösteririm.
Alles mit dem Schwanz. Darf ich im Wasser leben, so verteile ich beim Scheißen.
Size dedim, yaşamama izin verirseniz söylerim.
Ich sagte doch, ich sag's Euch, wenn Ihr mich leben lasst.
Bilmiyorum. Yaşamama izin vermesi ona daha güçlü hissettirmiş olabilir.
Fühlte er sich mächtiger, weil er mich leben ließ? Weiß ich nicht.
Yaşamama izin verdi.
Es hat mich leben lassen.
Böylece yaşamama izin ver,
Lasst mich leben, unbekannt, allein,
Anne şöyle yazdı, Tanrı yaşamama izin verirse… insanlık için çalışmak istiyorum.
Will ich für die Menschheit arbeiten. Anne schrieb: Falls Gott mich leben lässt.
Tanrı yaşamama izin verirse… insanlık için çalışmak istiyorum.
Wenn Gott mich leben lässt, möchte ich der Menschheit nützlich sein.
Yaşamama sen izin verebilirsin… ama o vermez.
Sie mögen mich leben lassen, aber er nicht.
Yaşamama sen izin verebilirsin… ama o vermez.
Aber er nicht. Sie mögen mich leben lassen.
Babam bahçede yaşamama nah bu kadar kaldığını söyledi.
Daddy sagt, bald kriege ich eine Hütte im Garten.
Güneşin altında yaşamama insan rolü yapmama izin verdi.
Er ließ mich in der Sonne leben und so tun, als wäre ich menschlich.
Devam et. yaşamama izin verdiler. Beni öldüreceklerini sandım ama.
Fahr fort. Ich war mir sicher, dass sie mich töten würden, aber sie ließen mich leben.
Sonuçlar: 143, Zaman: 0.0278

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca