YAYMAYA - Almanca'ya çeviri

zu verbreiten
yaymak
yayılmaya
yayılır
yaygınlaştırmak
auszudehnen
genişletmek
uzatabilir
uzatmak
yaymak
zu emittieren
yaymaya
der Verbreitung
yaymak
yayılmasını
yaygınlığı
dağıtımı
dağılımı
yayılımı
zu verteilen
dağıtmak
yaymak
paylaşmak
yayılması

Yaymaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Diğerleri söylentileri yaymaya devam edebilir, ancak Eğitim Şövalyesi onları daha fazla yaymamaya karar verir.
Andere mögen weiterhin Gerüchte verbreiten, aber der Ritter in Ausbildung beschließt, sie nicht weiter zu verbreiten..
Korku yaymaya çalışıyorlar çünkü karşılarında binlerce insan var.
Sie versuchen Angst zu säen, weil sie Tausende gegen sich haben.
Gizlice yaymaya çalışıyordu.
Heimlich verbreiten wollte.
TED- Yaymaya Değer Fikirler.
TED- wertvolle Ideen verbreiten.
Alarak inançlarını yaymaya ve yaşatmaya çalıştılar.
Sie wollten den Glauben verbreiten und bestärken.
Susturulduğunu yaymaya başlayınca, daha çok sempati toplar.
Er erregt mehr Mitleid, wenn wir verbreiten, dass er mundtot gemacht worden ist.
Ve bence bu yaymaya değer bir fikir.
Und ich glaube, dass diese Idee es wert ist, verbreitet zu werden.
İhtilaf ve güvensizlik yaymaya çalışmak.
Ein Versuch, Zwietracht und Misstrauen zu säen.
Bunu gizli tutmaya çalışıyoruz, yaymaya değil.
Wir wollen das begraben, nicht verbreiten.
İyi enerji yaymaya çalışıyorum.
Ich will positive Energie verbreiten.
Korkuyu daha da yaymaya çalışıyorlar.
Sie wollen eben weiter Angst verbreiten.
Hacker, medyanın ilgisini çekmek için çalınan bilgileri yaymaya devam edebilir.
Die Hacker könnten weiterhin stückchenweise gestohlene Informationen veröffentlichen, um mediale Aufmerksamkeit zu bekommen.
Ve düşündüm ki, işte bu yaymaya değer bir fikirdi.
Und ich dachte das ist eine Idee die es wert ist verbreitet zu werden.
kuvvetli bir şekilde gaz yaymaya devam etti.
stark Gas auszustoßen.
Pete, o virüsü yaymaya çalışmış.
Pete… er hat versucht, den Virus freizusetzen.
yoğun bir sıcaklık yaymaya başladı.
intensive Hitze auszustrahlen.
Söylentiler, Ruanın paralarını saklamak için 25 kocayı öldüren bir kara dul olduğunu yaymaya başladı.
Gerüchte begannen zu verbreiten, dass Rua eine schwarze Witwe war, die 25 Ehemänner getötet hatte, um ihr Geld zu behalten.
bir süre sonra hoş olmayan bir koku yaymaya başlarlar.
nach einer Weile beginnen, einen unangenehmen Geruch zu emittieren.
Onlar, radikal İslam hareketinin bu yeni fikrini yabancı savaşçılar arasında yaymaya başladılar.
Sie begannen damit, diese neue Idee unter den fremden Kämpfern zu verbreiten und radikalisierten die islamische Bewegung.
Tek bir fikirde özetlersen sence şu anda senin yaymaya değerli bulduğun fikir ne?
Wenn du es in einer einzigen Idee zusammenfassen könntest, Was ist deine Idee, die es wert ist, hier und jetzt verbreitet zu werden?
Sonuçlar: 71, Zaman: 0.0539

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca