YETIMHANEDE - Almanca'ya çeviri

im Waisenhaus
im Waisenheim
im Heim

Yetimhanede Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Yetimhanede yatmış… olmaları gerekiyor.
Sie müssen in einem Waisenhaus gewesen sein.
Çünkü yetimhanede büyüdüm.- Neden peki?
Weil ich in einem Waisenhaus aufgewachsen bin. Warum nicht?
Bizim sikik yetimhanede bile egzersiz seti vardı.
Selbst unser Waisenhaus hatte eine Spielanlage.
Ama bu yetimhanede problem değildi.
Das Waisenhaus war schön.
Onu bana Kahiredeki bir yetimhanede kakaladılar. Ne, şu mu?
Das hat man mir in einem Waisenhaus in Kairo verpasst.- Was, das?
Daha önce yetimhanede bulunan çocuklar: 40.
Kinder, die früher in Waisenhäusern waren: 40.
Yetimhanede büyümüş, hayatta kimsesi yok.
Aufgewachsen in Waisenhäusern hat er niemanden.
Ayrıca yetimhanede gönüllü bakıcılık yapıyordu.
Zusätzlich arbeitet er ehrenamtlich in einem Waisenhaus.
Burada kalıp yetimhanede Katee yardım edeceğini sanıyordum.
Ich dachte, du bleiben hier und helfen Kate mit Waisenhaus.
Oliver, yetimhanede yaşayan bir yetimdir.
Der Waisenjunge Oliver lebt in einem Armenhaus.
Cyrus Gold büyüdüğüm yetimhanede çalışan bir rahipti.
Cyrus Gold… war ein Prediger des Waisenhauses, in dem ich aufgewachsen bin.
Yetimhanede büyümüş, Yaş gelmiş 18 e, salıvermişler memleketin sokaklarına.
Michael ist 18 Jahre alt, aufgewachsen in Waisenhäusern, auf der Straße und in Obdachlosenheimen.
Sadece yetimhanede görevli üç kadın öğretmen daha sonra serbest bırakıldı.
Nur drei armenische Lehrerinnen vom Waisenhause sind später freigelassen worden.
Yetimhanede doğdu.
Im Armenhaus geboren.
Yetimhanede çalışan biri, öğretmen.
Ein Arbeiter in einem Kinderheim. Ein Lehrer.
Yetimhanede, yetersiz sayıda yatak vardır ve kıyafetler de yeterli değildir.
Es gibt eine unzureichende Versorgung mit Betten im Kinderheim und es gibt nicht genügend warme Kleidung.
Onu bana Kahiredeki bir yetimhanede kakaladılar.
Das hat man mir in einem Waisenhaus in Kairo verpasst.
Bir manastırdaki… yetimhanede.
In einem Waisenhaus.
Ambrose Tepesindeki yetimhanede yaşıyorum.
Ich wohne in Ambrose Hall, dem Waisenhaus.
Şu an o binada beraber yaşıyorlar. Yetimhanede yetişen üç kişi.
Drei ehemalige Kinder aus dem Waisenhaus wohnen derzeit zusammen in dem Wohnheim.
Sonuçlar: 130, Zaman: 0.0374

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca