ZORLAMAK - Almanca'ya çeviri

zwingen
zorlamak
zorlayabilir
zorlayamaz
zorlayacak
zorlar
yaptıramaz
zorlayacak mısın
mecbur
drängen
zorlamak
sıkıştırmak
baskı
israrcılığımı
acele ettirmek
sıkboğaz etmek
aufdringlich
saldırgan
müdahaleci
ısrarcı
güçlüdür
rahatsız edici
zorlamak
sırnaşık
zwingt
zorlamak
zorlayabilir
zorlayamaz
zorlayacak
zorlar
yaptıramaz
zorlayacak mısın
mecbur
zu belasten
zorlamak
yüklenmeden
suçlamaya
überstrapazieren
dazu bringen
sağlamak
ikna
sağlayacak
zorlamak
sağlayabilir

Zorlamak Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Seni bir şeye zorlamak istemiyorum.
Ich wollte dich zu nichts zwingen.
Şansımı zorlamak istiyorum.
Ich will mein Glück ausreizen.
Beyninizi zorlamak ve eğitmek bunama riskini önlemek için önemlidir.
Herausfordern und Training Ihres Gehirns ist wichtig, Demenzrisiko zu verhindern.
Seni zorlamak istemiyoruz.
Wir wollen dich nicht drängen.
Kumandanı kaçırıp gerçeği anlatması için zorlamak.
Ihr musstet den Commander zur Wahrheit zwingen.
Davacı yalnızca bizi anlaşmaya zorlamak için tam inceleme istiyor.
Die Klägerin will uns damit nur zu einem Vergleich nötigen.
Demek istediğim,… hazır olmadığın bir şey için seni zorlamak istemiyorum.
Ich wollte nur sagen… Ich will dich zu nichts drängen, was du nicht möchtest.
Seni hiçbir şey için zorlamak istemiyoruz.
Wir wollen Sie gar nicht zwingen.
Johnun şu anda sahip olduğu küçük kaynaklar için kuralları zorlamak zorunda kaldım.
Ich musste die Regeln ausreizen, um dieses kleine Hilfsmittel zu bekommen, das John jetzt hat.
Hayır, hayır. Bunu zorlamak istemiyorum.
Ich will nicht drängen, also… Nein, nein, nein.
Lütfen. Bak, onu futbol dışı etkinliklere zorlamak istemiyorum… ama bahsederim.
Ich will ihn nicht zu außervertraglichen Aktivitäten nötigen, aber ich erwähne es. Bitte.
Tahminimce bizi R katına inmeye zorlamak istiyorlar.
Ich vermute, sie wollen uns runter in Ebene R zwingen.
Onu başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlamak.
Zwingt Sie zu sexuellen Handlungen mit anderen.
Beni satmaya zorlamak istiyor.
Er will mich zum Verkauf zwingen.
Beni bir adam öldürmeye zorlamak?
Mich zu einem Mord drängen zu wollen?
Yani bunları yönlendirerek bize de faydalı işler yapmaya zorlamak.
Stößt und uns zwingt, etwas Nützliches zu tun.
Flash Playerda YouTube video oynatma zorlamak için Chrome.
Chrome für zwingen YouTube-Video-Wiedergabe in Flash Player.
Zihninde gitmek istemediğin yerlere ulaşman için seni zorlamak en son istediğim şey olur.
Ich möchte Sie zu nichts drängen, auf das Sie nicht zu sprechen kommen wollen.
Tanrı seni zorlamak istemez.
Gott zwingt dich nicht.
Bankerler bu ülkeleri borç köleliğine zorlamak istiyor.
Die Banker wollten diese Nationen in die Schuldknechtschaft zwingen.
Sonuçlar: 204, Zaman: 0.0493

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca