Sabahın Turkce kullanımına örnekler ve bunların Bulgarca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Antwon, saat sabahın 3ü.
Антоан, 3 ч. през нощта е.Sabahın ilk ışığı gibisin.
Sabahın 5inde saçlarını jölelemek için kalkıyor diye mi?
Понеже става всяка сутрин в 5, да си слага гел в косата ли?Nina, bu sabahın ECHO çıktısını al.
Sabahın şerri akşamın hayırından iyidir.
Ama saat sabahın 2si.
Часа през нощта е.Bu belirtiler genellikle sabahın ilk saatlerinde daha çok yaşanır.
Оплакванията често са по-изразени в сутрешните часове.Sabahın yarısı geçti bense dünyaya yararı olmayan bir şekilde buradayım.
Половината сутрин мина, а аз съм тук горе, безполезна за света.Stanin bizi sabahın köründe boşu boşuna uyandırmadığını düşünüyorum.
Че Стан не ни е събудил рано сутрин за едно нищо.Sabahın biri, çiftçi çocuklar gibi eğlendi.
Bu sabahın erken saatlerinde benzer bir olay yine tekrarlandı.
Ето, че се случи отново. В ранните утринни часове, убиецът нападна за пореден път.Bu sabahın gazetesinden.
Zara severim, sabahın seheri….
Marilyn Monroenun cesedi Los Angelestaki evinde sabahın erken saatlerinde hizmetçisi tarafından bulundu.
В Лос Анджелис е било открито тялото на Мерилин Монро в ранните утринни часове.Washington, şimdi bu sabahın askeri bülteni.
Вашингтон, това е сутрешния военен бюлетин.Geçen gecenin alkolüyle bu sabahın birasının bir karışımı.
Смесица от снощен алкохол и сутрешна бира.Onlar için bu sabahın ne kadar korkutucu olduğunu hayal edebiliyor musun?
Можеш ли да си представиш колко уплашени са били след събитията от сутринта?Sabahın o saatinde trafik sakin.
Светофарите по това време на сутринта.Tanrım. Sabahın köründe olmaz.
Боже, не още от сутринта.Sabahın köründe bu gürültüyü yapmak zorunda mısınız?
Трябваше ли да вдигате такъв шум?! От сутринта?
