CUCUMBER in Turkish translation

['kjuːkʌmbər]
['kjuːkʌmbər]
salatalık
cucumber
hıyar
prick
jerk
dick
cucumber
jackass
dickhead
douche
hıyarı
prick
jerk
dick
cucumber
jackass
dickhead
douche
hıyarlı
prick
jerk
dick
cucumber
jackass
dickhead
douche
salatalığım
cucumber
hıyara
prick
jerk
dick
cucumber
jackass
dickhead
douche

Examples of using Cucumber in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Except when they use margarine instead of butter. Cucumber sandwiches are good too.
Hıyarlı sandviçler de harika… bir de, tereyağı yerine margarin kullanmasalar.
Cucumber flower.
Hıyar çiçeği.
Tell Cucumber he's not a rapper
O hıyara söyle, o bir rapçi
My cucumber, it's bigger.
Benim salatalığım, bundan daha büyük.
The fresh sea cucumber and a cup of soju!
Taze deniz salatalığı ve… bir bardakta Soju!
Like cucumber lemonade… or cucumber spa water.
Hıyarlı limonata gibi veya hıyarlı kaplıca suyu gibi.
Think about the cucumber finger sandwiches waiting for us up top.
Tepede bizi bekleyen salatalıklı sandviçleri düşün.
Every cucumber wants to become pudding.
Her hıyar muhallebi olmak ister.
It's bigger. Oh, my cucumber.
Benim salatalığım, bundan daha büyük.
The mussel attaches himself to the cucumber and strangles him.
Midye hıyara sımsıkı sarıldı, sarmaladı onu içine aldı.
Will you chop the cucumber?
Bana doğrudan'' Salatalığı doğrar mısın?
Contestant number seven Na Bong Sun for her chilled overripe cucumber cream pasta.
Yedi numaralı yarışmacı Na Bong Sun, soğuk olgun salatalıklı kremalı makarna.
Oh, by the way, Phoebe's friend Marge found an earring in cucumber sandwich.
Bu arada Phobenin arkadaşı Marge, hıyarlı sandviçinde küpe buldu.
Take a cucumber. Take cucumber and put it in a tub with vinegar.
Salatalığı alın. Salatalığı alıp sirke ile birlikte kavanoza koyun.
The sea mollusk says to the cucumber.
Neyse yumuşakça hıyara demiş ki.
Favorite animal?- Cucumber.
Hıyar.- En sevdiği hayvan?
Happy birthday, my little cucumber!
Mutlu yıllar, minik salatalığım!
Table four, scallion sea cucumber, sea cucumber rice porridge.
Dört numaraya kızarmış deniz hıyarı ve deniz hıyarlı pirinç lapası.
You hit the ball with the big stick and stop for cucumber sandwiches.
Büyük sopayla topa vur ve salatalıklı sandviç için dur.
Take cucumber and put it in a tub with vinegar. Take a cucumber.
Salatalığı alın. Salatalığı alıp sirke ile birlikte kavanoza koyun.
Results: 552, Time: 0.0368

Top dictionary queries

English - Turkish