FLASHING in Turkish translation

['flæʃiŋ]
['flæʃiŋ]
yanıp sönen
flashing
blinking
flickering
strobing
twinkly
parlıyor
to shine
's sunlighting
yanıp
burns
flashing
blink
go up
's been desperate
will flicker
flaşları
yanıp sönüyor
blinking
flashing
out there
çakan
flashing
banging
hitting
sönen
dying of
flashing
goes out
teşhir
expose
display
exposure
parade
flashing
exhibiting
parlayan
to shine
's sunlighting

Examples of using Flashing in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Auto, what's that flashing button? Also today we have a?
Ayrıca bugün bir de… Oto, bu yanıp sönen düğme ne?
Now there's this, like, flashing light happening inside me.
Sanki içimde çakan bir ışık vardı.
I see, like, lights flashing in the back.
Arkada ışıkların yanıp söndüğünü gördüm.
She's flashing us.
O da teşhir ediyor.
The screen's flashing red at me here, Jeff. He can't.
Yapamaz. Ekran kırmızı kırmızı parlıyor burada Jeff.
A flashing light. He's using an LED defender.
LED çakarı kullanıyor. Işık yanıp sönüyor.
There's people applauding, there's light bulbs flashing, and acclaim.
Alkislayan insanlar, parlayan isiklar, ve ovguler.
Manny… what is that flashing in my head?
Manny kafamda çakan bu görüntüler ne?
It had multicolored lights flashing.
Çok renkli ışıkları vardı ve yanıp sönüyorlardı.
Screen's flashing red at me here, Jeff. He hasn't got it.
Yapamaz. Ekran kırmızı kırmızı parlıyor burada Jeff.
And flashing red. The signs are everywhere.
İşaretler her yerde ve kırmızı yanıp sönüyor.
You're flashing religious men.
Dindar adamlara teşhir ediyorsun.
We will need a bullhorn, some flashing lights, and a siren.
Bize gereken megafon, biraz flaş ışığı, ve bir siren.
I love flashing lights.
Parlayan ışıkları seviyorum.
The alarm went off and a red light started flashing.
Alarm durdu ve kırmızı bir ışık yanıp sönmeye başladı.
He hasn't got it. Yeah, screen's flashing red at me here, Jeff.
Yapamaz. Ekran kırmızı kırmızı parlıyor burada Jeff.
The signs are everywhere and flashing red.
İşaretler her yerde ve kırmızı yanıp sönüyor.
See those lights flashing like paparazzi?
Flaş gibi patlayan şu ışıkları görüyor musunuz?
You would think they were abducted by aliens-Flashing lights?
Parlayan ışıklar mı? Uzaylılar tarafından kaçırılmış olmasınlar?
Can anyone tell me why those lights flashing?
Biri bana şu ışıkların neden yanıp söndüğünü söyleyebilir mi?
Results: 193, Time: 0.0748

Top dictionary queries

English - Turkish