FROG in Turkish translation

• kurbağa
• frog
• kurbağayı
• kurbağası
• kurbağaya
• frogu

Examples of using Frog in English and their translations into Turkish

There's your frog.
İşte kurbağan!

And the scorpion asks the frog to take him across the river.
Akrep, kurbağadan onu nehrin karşısına geçirmesini istemiş.

I will be back later to pick up what's left of the frog.
Daha sonra, kurbağadan geri kalanları almaya gelirim.

Not my frog. Please!
Kurbağama olmaz, lütfen!

Honey, do it again for your nutty little frog.
Canım kaçık küçük kurbağan için yeniden yap.

A frog. My dear, I have no time for frogs..
Canım kurbağalarla uğraşacak zamanım yok.

More frog than parrot, it can be heard up to three miles away.
Kurbağalar papağanlardan daha fazla, üç mil öteden duyulabiliyorlar.

Uglier than a frog?
Kurbağadan daha çirkinsin?

Bought a terrarium for my frog.
Kurbağam için akvaryum aldım.

Like the frog many creatures are primed for the good times that are about to unfold.
Kurbağalar gibi pek çok canlı elverişli koşullarda ortaya çıkmak için programlanmıştır.

Your frog, sir.
Kurbağanız efendim.

She looks like a tree frog.
Ağaç kurbağasına benziyor.

Pay me the frog.
Kurbağamı ver.

Where's that guy who's still wearing my frog onesie?
Hala kurbağalı zıbınımı giyen eleman nerede?

I guess that dead lab frog still has a little hop left in him.
Sanırım şu ölü laboratuar kurbağasının hala biraz canı varmış.

But it was a frog, right?
Ama kurbağaymış değil mi?

She was always dropping her frog.
Sürekli kurbağasını elinden kaçırırdı.

I already found my frog!
Ben kendi kurbağamı buldum zaten!

No, not my frog.
Olmaz, kurbağamı kıramazsın!

Withmyaccountnumber. Talk to that frog.
Şu kurbağayla konuşsana.