PRESENTABLE in Turkish translation

[pri'zentəbl]
[pri'zentəbl]
düzgün
properly
right
decent
straight
smooth
good
neat
correctly
steady
neatly
şık
fancy
elegant
classy
chic
stylish
nice
smart
fashionable
snazzy
snappy
prezentabl
presentable
prezantabl
presentable
hoş
nice
lovely
pretty
welcome
cool
sweet
pleasant
cute
good
delightful
uygunlaştırıyorum
appropriate
fit
suitable
proper
right
good
convenient
available
perfect
eligible
çeki düzen vereceğiz
güzel görünsün diye

Examples of using Presentable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Now you're presentable.
Şimdi daha prezantabl oldun.
I'm not hiding, Julie. Just making myself presentable.
Saklanmıyorum Julie. Sadece, kendimi uygunlaştırıyorum.
For your courtroom appearance. We're gonna make you look more presentable.
Mahkemeye çıkabilmen için sana biraz çeki düzen vereceğiz.
Hurry up, dear. Very presentable.
Çok şık. Çık artık, hayatım.
I have something very presentable for you.
Sana çok hoş bir şey getireceğim.
I want him presentable for his family.
Ailesine naaşın temiz ve düzgün verilmesini istiyorum.
Attractive Or Even Presentable.
çekici kadınlar değil prezantabl olanlar bile.
For your court appearance. We will make you more presentable.
Mahkemeye çıkabilmen için sana biraz çeki düzen vereceğiz.
You look very presentable.
Çok şık görünüyorsun.
The menus are very presentable.
Menüler gayet düzgün.
Very presentable.
Çok şık.
I want you to shave and look presentable.
Tıraş olmanı ve düzgün görünmeni istiyorum.
I'm so sorry to interrupt dinner, all of you looking so so presentable.
Yemeğinizi böldüğüm için çok üzgünüm, hepiniz çok şık görünümlüsünüz.
Not stylish, but presentable.
Modaya uygun değil ama düzgün.
Clean, well-packed, not stylish, but presentable.
Temiz, iyi katlanmış, modaya uygun değil; ama düzgün.
Very presentable. Hurry up, dear.
Çık artık, hayatım. Çok şık.
I trust I am sufficiently presentable.
Yeterince uygun olduğuma inanıyorum.
I'm not presentable.
Uygun değilim.
Tom is presentable, isn't he?
Tom düzgün görünüşlü, değil mi?
I want you to know my family when they are clean and presentable.
Temiz ve güzel görünümlü oldukları bir zamanda tanışmanı isterim.
Results: 95, Time: 0.0744

Top dictionary queries

English - Turkish