Examples of using Solver in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Problem Solver.
Sorun çözer!Solver/ Adviser.
Çözücü/ Danışman.You're a mystery solver.
Sen bir gizem çözücüsün.Look, Kelly, I'm a problem solver, all right?
Bak, Kelly, ben problem çözerim, tamam mı?I'm a builder, a problem solver.
Ben yapıcıyım, sorun çözücüyüm.You're a problem solver.
Sen sorunları çözüyorsun.Pritchard's his problem solver.
Pritchard onun sorun çözücüsü.Turns out Jacinda's quite a little crime solver.
Jacinda küçük bir suç çözücüye dönüştü.You're a problem solver.
Yani bir problem çözücüsünüz.A punch in the nose can be a real problem solver.
Burunlarına bir yumruk bütün sorunları çözer.Okay, Vera, you're a problem solver.
Pekala, Vera sen bir problem çözücüsün.I'm a problem solver.
Ben bir sorun çözücüsüyüm.See, i'm a problem solver.
Gördün mü, ben bir sorun çözücüyüm.You are a Trouble solver.
Sen bir sorun çözücüsün.I'm a problem solver.
Ben bir sorun çözücüyüm.So, I'm a great problem solver.
Ben çok iyi bir problem çözücüyümdür.I'm a problem solver.
Ben sorun çözücüyümdür.You were a problem solver.
Bir sorun çözücüydün.Look, Kelly, I'm a problem solver, all right?
Bak, Kelly, ben iyi sorun çözerim, tamam mı?Thanks, Steve, you're a great problem solver.
