Examples of using Stapler in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Her grandfather invented the stapler.
Do you have- Do you have a stapler on your bed?
To the Boston stapler, but I kept my Swingline stapler. .
Kendi Swingline zımbamı… Boston marka tel Stevens, have you ever used a GIA stapler?
Stevens, Daha önce GIA zımbası kullanmış mıydın?Give me the stapler.
Zımbayı bana ver.Enlarge the incision with a dissecting instrument and use a stapler to create the anastomosis.
Ayırıcı aletlerle kesiği büyütürüm ve birleşmeyi sağlamak için zımba kullanırım.If they take my stapler, then I'll--I'll--I'll.
Zımbamı alırlarsa, sonra ben… binayı ateşe veririm.It's a skin stapler.
Bu deri zımbası.Only if you want to use that stapler.
Zımbayı kullanmak istiyorsan.That's right, you need formula, Stapler, because you're a baby.
Evet, senin de mamaya ihtiyacın var Zımba çünkü sen bir bebeksin.Toss me the stapler.
Zımbayı at hadi.Last time I handed him off Dubitsky gives him a stapler to play with.
Onu en son Dubitskye verdiğimde oynasın diye eline zımba vermişti.Well, then I will take two weeks and my stapler.
O halde… ben iki hafta… gider zımbamı da alırım.Took the tape dispense and the stapler.
Bant kesiciyi ve zımbayı almışsın.I'm just gonna have to take my stapler back.
Çünkü ona benim She will want a stapler.
Zımba isteyecek.And the stapler!
Ve de zımbayı!And matching stapler.
Zımba ve makas, takımdı.Stapler ready.
Zımba hazır.They weren't stapler accidents.
Zımba kazası değillerdi.
